Özgür Özel konuşmasına devam ederek:"AK Parti gelmeden, en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu, şimdi en düşük emekli maaşı 2 çeyrek altın alıyor. Her ay her emeklinin cebinden 6 çeyrek altın çaldı bunlar. Bunlar gelmeden asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu şimdi 3 çeyrek altın alıyor. 19 Mart'ta herkesin cebinden 10'ar çeyrek de gitti. Emekliler, asgari ücretliler 19 Mart darbesinin mağduru herkes, kaybettiğinizi arayacak mısınız? Nerede bulacaksınız? Nerede kaybettiysen orada. 3 Kasım 2002'de kaybettin ilk sandıkta bulacaksın o altınları" dedi.
Özel, mitingde savunma işçilerinin açtığı pankartı göstererek, "Sefalet ücreti dayatıyorlar. Bu Tayyip Erdoğan, gerine gerine neyle övünüyorsa, savunma sanayii, MİLGEM, top, tüfek hepsini yapıyorlar. Alın teri, göz nuru, dirsek çürüterek avuçları patlatarak çalışıyorlar. Bu işçilere 39 bin TL veriyorlar. Bütün kamu çalışanları çerçeve sözleşme için meydanlarda. Biz de arkalarındayız. Grev kararı aldılar 26 Ağustos'ta. Sözüme değer veren herkese sesleniyorum. 26 Ağustos'ta kamu emekçilerine sahip çıkın, meydanlarda onları yalnız bırakmayın" diye konuştu.
Özel, şunları kaydetti:
"HIRSIZLARDAN HESAP SORACAK OLANA DARBEYE KALKTILAR "
"Emeklilerin 16 bin TL'ye mahkum edilmesine, asgari ücretin açlık sınırının altında kalmasına, kamu işçisinin yaşadıklarına hep birlikte sahip çıkıyoruz. 23 yıldır 'ben kazandım' diyeni 4 seferdir yenen Ekrem'in arkasında duruyoruz. Bütün açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten, sefaletten, adaletsizlikten, zulümden sorumlu bir kişi var. 'Benim ben' diyor ya, sorumlusu sensin Erdoğan, sen. Milletin derdiyle dertlenmeyen, kendi menfaatini milletin menfaatinin önünü koymuş birileri, kendinden sonra gelecek cumhurbaşkanına, milletimizin takdiriyle görevi ondan alacak olana, yüzleri güldürecek olana, işsizliği bitirecek olana, maaşı zammı yapacak olana, vergide adaleti getirecek olana, hırsızdan, yolsuzdan hesap soracak olana darbeye kalktılar. İşte o darbe, Türkiye'ye çok ağır bir bedel ödetti. O günden bugüne zaten kötü olan ekonomi, iyice dibe battı. Maliyeti 150 milyar dolar. 6 trilyon TL maliyetle hepsinin birden yükünü sırtınıza, özellikle düşük gelirlinin sırtına vurdular. Maalesef, Türkiye yoksullukta Avrupa'da birinci. Gıda enflasyonunda dünyada birinci. Dışarıdan et ithalatında dünyada birinci. Ama adalet sıralamasında dünyada 117'nci. İşte, adalet olmayınca, adalete güven olmayınca, adalet asla ve asla doğru bir terazi gibi tartmayınca memleketin hiçbir tarafı düzelmiyor, kimsenin iki yakası bir araya gelmiyor.
"HER BİRİNİZİN CEBİNDEN 10'AR ÇEYREK ALTIN ÇALDILAR''
Emekliye verdikleri zammın 150 katını darbede harcadılar. 6 Şubat depremine harcanan paranın 1,5 katını darbede harcadılar. İmamoğlu'na darbe yapmak için yaktıkları dövizi, düşürdükleri borsayı, yükselen faiz maliyetlerini hesaplayın. Toplam 6 trilyonu hepimize bölersek, evinde oturan herkesin, dün gece doğmuş bebeğin, ya da ölüm döşeğinde bekleyen birinin cebinden ayrı ayrı 70'er bin TL para çıktı. Her birinizin cebinden 10'ar çeyrek altın çaldılar. 19 Mart darbesinin mağduru herkes, kaybettiğinizi nerede bulacaksınız biliyor musunuz? 3 Kasım 2002'de sandıkta kaybettin, ilk sandıkta bulacaksın o altınları.
"BÜTÜN HIRSIZLAR KÖTÜDÜR HEPSİNİN ALLAH BELASINI VERSİN"
Baki Aydöner kardeşimi, bu iftira çetesi iftirayla suçluyor. Baki Aydöner diyor ki, 'Ömrümde Aziz İhsan Aktaş'ı görmedim, değmedim, konuşmadım, tanımam.' Aziz İhsan Aktaş'ın ortağı Gürkan Dölekli'nin Kızılcahamam'da oteli var. Bu hafta sonu Tayyip Erdoğan, bütün milletvekilleriyle Kızılcahamam'da kamp yaptı, o kamp yaptıkları otelin sahibi o adam. Kamp yaptığı adama bizim arkadaşlara iftira attırıyorlar, kendileri kampı o iftiracıların otelinde yapıyorlar. Geçen hafta Antalya Manavgat'ta baklava kutusu görüntüsü çıktı. Kaynar sular başımdan aşağı döküldü. Dedim ki bu kadar iftira varken, bu kadar masum insan içerdeyken, böyle bir şey olduysa yazık oldu, bütün arkadaşları karalayacak bu iş. Önce bela okudum, iki muhakkik yolladım. Bütün hırsızlar kötüdür, hepsinin Allah belasını versin. O baklava kutusuna altı ok yapışmadı çünkü kumpas kurdukları, o namussuzu -bizim suçumuz yok mu, var, belediye meclis üyesi yapmışız- kuyruğundan tutmuşlar, baklava kutusunu da eline tutuşturmuşlar, videoyu da çekmişler, nasıl bir kumpas kurduklarını gördük, o günden beri meydan meydan anlatıyorum, o günden beri baklava diyebiliyorlar mı. Baklavanın üzerinden ampul çıktı, ampul. Utanmaz bozuk tohum, ne oldu baklava kutusu, ne oldu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.