19 Mayıs 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara15°C

DİPLOMASİ

Emin Varol

23 Mayıs 2022 Pazartesi 13:44

 

 

Diplomasi ülkenin yararlarını koruma sanatıdır. Devlet adamı bu sanatı iyi icra eder. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya giriş başvurusuna neden olmuştur. Bu ülkelerin NATO üyesi olabilmeleri için 30 NATO üyesinin onay vermesi gerekiyor. Türkiye bu ülkelerin PKK terör örgütüne destek verdikleri ve Türkiye'ye ambargo uyguladıkları için üyeliklerine onay vermeyeceğini açıkladı. Halbuki İsveç bizden sonra PKK'yı terör örgütü olarak tanıyan ikinci ülke. NATO'nun genişlemesi dünya barışının güvence altına alınmasını güçlendirecektir ve NATO ülkelerinin yararına olacaktır. NATO üyesi ülkeler arasında siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel işbirliğinin güçlü olması müttefiklik ruhunun gereğidir. Müttefik ülkelerin, karşılıklı olarak, ülke güvenliklerine saygı duyması müttefik olmanın olmazsa olmazıdır. Veto kartını kullanarak İsveç ve Finlandiya'nın, güvenliğimiz için tehdit oluşturan, terör örgütüne destek vermelerini engellemeye ve Türkiye'ye uyguladıkları ambargoyu kaldırmaya çalışmak, işin kolay fakat, ülke çıkarları açısından, riskli yoludur. Bizim vetomuzun sonucunda İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olamazsa, terör örgütüne vermiş oldukları desteği ve bize uyguladıkları ambargo ortadan kalkmış mı olacak? Şayet bu ülkeler NATO üyesi olurlarsa terör örgütlerine verdikleri desteği ve bize uyguladıkları ambargoyu müttefiklik ruhuna uygun olarak kaldırırlar. Veto kartını kullanmamız bir yandan NATO'nun genişlemesini önlerken diğer yandan, İsveç ve Finlandiya'nın Avrupa Birliği ülkeleri olmasından dolayı, bizim ileride AB ülkesi olmamızın önünü de kapamış olur. İsveç ve Finlandiya'nın terör örgütlerine verdiği desteği ve bize uyguladıkları ambargoyu kaldırmanın yolu veto kartını kullanmaktan değil bu iki ülkenin NATO üyesi olmasını kabul etmekten geçer. Bu iki ülkenin NATO dışında kalmasının ne NATO ülkelerine nede bize bir faydası yoktur. Sonuçta, veto kartını kullanmamızın problemi çözmeyeceği ve ülkeye bir yararı olmayacağı aşikardır. Devlet adamı ülkeye yararı olmayacak davranışta bulunmaz.

21.Mayıs'ta Adana da düzenlenen "Bir Gençlik Şöleni"ne katılan AKP'li Cumhurbaşkanı "Meral hanım, sen kim Sultan Abdülhamit'e saygısızlık kim? Bu millet ecdadına hakaret edenlere haddini bildirecektir. Bu akşam buradan ilk sinyali veriyorum" diyerek tehdit savurdu. Bu tehdit demokrasi anlayışından yoksunluğun bir kanıtıdır. Meral Akşener'in tarihi olayları dile getirmesini ecdada hakaret olarak değerlendirmenin hiçbir tutulur tarafı yoktur. Yaptığı konuşmada Abdülhamit'ten cennet mekan Abdülhamit Han diye bahseden AKP'li Cumhurbaşkanı" Abdülhamit Han zamanında Osmanlı bir karış toprak kayıp etmemiştir" dedi. Halbuki tarih Abdülhamit Han zamanında, Tunus, Mısır, Kıbrıs, Karadağ, Romanya'nın, toplamda bir milyon iki yüz bin kilometre kareden fazla toprak kaybedildiğini yazıyor. Tarihi gerçekleri saptırarak kendi saplantısına meşruiyet kazandırmaya çalışmak bir devlet adamının yapacağı iş değildir.