02 Mayıs 2024
  • İstanbul13°C
  • Ankara12°C

ÖNLEM

Emin Varol

14 Eylül 2020 Pazartesi 09:15

 

 

Covit-19 salgınına karşı mücadelede, yapılan uygulamalardan biride, test sonucu pozitif çıkanların tedavisinin evde devam ettirilmesidir. Bu uygulamanın salgının yayılmasını önlemek açısından hiçbir yararı yoktur. Çünkü; test sonucu pozitif çıkanların evde maske kullanmayacakları ve gerekli mesafeye dikkat etmeyecekleri çok açıktır. Neticede; bu hastaların hane halkına hastalığı bulaştırma olasılığı yüksektir. Test sonucu pozitif çıkan birinin, dışarıda,maske takıp gerekli mesafeye dikkat etmesi durumunda hastalığı başkasına bulaştırma olasılığı, evde kalıp maske takmaması ve gerekli mesafeye dikkat etmemesi halinde, bulaştırma olasılığından daha azdır. Test sonucu pozitif çıkanların evde karantinaya alınmış olmasının, salgınla mücadelede, pratikte pek etkisi yoktur. Test sonucu pozitif çıkanları ya hastaneye yatırmak veya otel ve yurt gibi binalarda karantinaya almak gerekir. Bunların başka insanlarla temasının kesilmesi gerekir. Bunu evde karantinaya almak suretiyle gerçekleştirmek şansı yoktur. Özellikle kalabalık ailelerde, ikametgahın elverişli olmayışı, bu uygulamanın faydadan çok zarar getirme sonucunu doğurur. Sorumluluk bilinci taşımayanlar için durum daha da vahimdir. Test sonucu pozitif çıkan ve hastalığı yayma potansiyeli olduğunu bilen sorumsuzların, evde kalmaları gerekirken, dışarıda dolaştıkları bir ülkede, evde karantina uygulamasının ne etkisi nede anlamı vardır. Sağlık Bakanı, yüz bin karantina kaçağı olduğunu söylüyor. Hasta olduğunu ve diğer insanlarla temas etmemesi gerektiğini bildiği halde, karantinada kalmayıp dışarıda dolaşan sorumsuzlara sadece para cezası değil, adli cezada uygulanmalıdır. Hastalığın başkasına bulaşmasına,bilerek ve kasten, neden olmak, kasten adam öldürmeğe teşebbüs suçu kapsamına girer. İnsanların sağlığını kurtarmak için, önlemeler, amasız ve fakatsız uygulanmalıdır.   

Bazı çevreler; Sağlık Bakanlığının açıkladığı verilerin gerçeği yansıtmadığını, gerçek sayıların bakanlığın açıklamış olduğundan çok daha fazla olduğunu iddia ediyor. Bu iddialar doğruysa; devletin halka yalan söylediği vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Yok bu iddialar yanlışsa; devletin bu iddia sahiplerini yargı önüne çıkarması gerekir. Çünkü bu iddia sahipleri, devleti yalan söylemekle itham ederken, halkı da  korku ve paniğe sürüklemek suçunu işliyorlar. Devlet bu iddia sahiplerini yargı önüne çıkaramadığına göre, iddiaların doğruluğu ağırlık kazanmış oluyor. Bu durumda devlet halkını aldatmak gibi, devlet olma özelliğiyle asla bağdaşmayacak, bir cürüm işlemiş oluyor. Halktan gerçeklerin gizlenmiş olması, salgınla mücadelenin, halk tarafından gerektiği şekilde ciddiye alınmaması sonucunu doğuruyor. Verilen rakamların düşük tutulmasındaki amaç; salgınla mücadelede başarı olunduğu algısını yaratıp siyasi rant elde etmek olabileceği akla geliyor. Siyasi çıkarlarını insan hayatının önüne koyanlardan bu ülkeye fayda gelmez. Siyasi iktidar, bu iddia sahiplerini yargı önüne çıkarmadığı sürece bu şüphelerden kurtulamayacaktır