07 Mayıs 2024
  • İstanbul21°C
  • Ankara19°C

ÖZGÜRLÜK

Emin Varol

13 Aralık 2020 Pazar 18:14

 

 

Özgürlük uğruna can verilen yüce bir değerdir. Onurlu bir yaşamın olmazsa olmazıdır. Bağımsızlık özgürlüğün ön sözüdür. Bağımsızlık uğruna verilen kurbanlar, sadece düşman işgalinden kurtulmak için değil, kurtuluştan sonra vatanda özgür yaşamak içindir. Düşman işgalinde yaşamakla özgür olmayan bir toplumda yaşamanın arasında önemli bir fark yoktur. İnsana verilebilecek en büyük ceza onu özgürlüğünden mahrum bırakmaktır. Onun için hapishaneler vardır. Özgürlük, aynı zamanda, bir uygarlık ölçüsüdür. Gelişmiş uygar toplumlarda özgürlük kalkınmamış veya kalkınmakta olan toplumlara göre daha yaygındır. Demokratik toplumlarda özgürlük , insan onuru gibi, dokunulmazdır. Bu toplumlarda özgürlüğü güvence altına almak devletin görevidir. Özgürlüğün kısıtlanmış olduğu yerde demokrasi söz konusu olamaz. Özgürlük ve demokrasi birbirine tam bağlıdır, biri yoksa öbürüde yoktur. Birinin varlığı da öbürünün varlığına bağlıdır. Özgürlük ne kadar yaygın ve güvence altında olursa demokraside o kadar güçlü olur. Demokrasinin güçlü olması kalkınmanın ve gelişmenin kapısıdır. Bugün gelişmiş ve kalkınmış toplumlarda demokrasinin güçlü olması bir tesadüf değildir. Bu toplumlar önce demokrasiyi kurmuş ve demokrasinin sunduğu olanaklardan yararlanarak gelişme ve kalkınmalarını gerçekleştirmişlerdir. Demokratik yönetim sorunların sağlıklı bir çözüme kavuşması için ortak aklı kullanma olanağını sağlar. Bunun için, fikri ifade özgürlüğü demokrasilerde güvence altındadır. Özgürlük kapsamının geniş tutulması demokrasinin güvencesidir. Özgürlüğün sınırı bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerdir. Talimatlarla özgürlükleri kısıtlamaya demokratik toplumlarda yer yoktur. İnsanı üstün değer kabul eden ve insan haklarına saygı gösteren kültürlerde özgürlükler özenle korunur. Kulluk zihniyetinin egemen olduğu kültürlerde ise insan haklarına saygı yoktur ve insan üstün değer değildir. Bu nedenlerle de özgürlüklere özen gösterilmez. Bu toplumlarda demokrasi  gelişip yerleşemez.

Bütün dünya gibi bizde salgınla boğuşuyoruz. Bu kapsamda salgını önlemek için birtakım önlemler alınıyor. Bu önlemlerden biride hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamasıdır. Salgınla mücadelenin arkasına sığınarak dinciliğin gereğini yapmak gibi bir tutum sergileniyor. Alkolle salgını ilişkilendirip hafta sonu alkol satışı tekel bayilerinde ve marketlerde yasaklanıyor. Alkolün salgınla ilişkisinin bilimsel bir açıklaması yok. Alkol alınması dinen haram olduğu için, dinciler, salgın bahanesiyle, alkol satışını yasaklıyorlar. Tanrının alkol içilmesini diğer dinlerde serbest bırakması, İslamiyet'te yasaklamış olmasını ilahi adaletle bağdaştırmak oldukça zor. Bu tutum özel yaşam tarzına müdahaledir. İçki içmeyeni nasıl içki içmeğe zorlamak kimsenin hakkı değilse, içki içene de müdahale kimsenin hakkı değildir. İsteyen içer, isteyende içmez. Bu kişinin özel hayatını düzenleme hakkıdır. Bu konuda,özgürlükleri kısıtlamak devletin görevi değildir. Durumdan vazife çıkararak özgürlüklerin kısıtlanması kabul edilemez. Kafası kulluk zihniyetiyle işgal edilmişlerin insan haklarına saygı göstermemesi normaldir.

 

       12.Aralık.2020      

                  Pendik

                Emin Varol