06 Mayıs 2024
  • İstanbul10°C
  • Ankara6°C

SADAKA

Emin Varol

18 Aralık 2020 Cuma 09:45

 

 

Covid-19 salgını ile boğuşuyoruz. Ülkemizde salgınla mücadele başladığı zaman bu mücadelede çok başarılı olduğumuz algısı yaratıldı. Salgın dünyayı kırıp geçirirken bizi pek sarsmıyordu. Siyasilerimiz aldıkları önlemlerle salgını kontrol altında tuttuklarını ve dünyanın bizi kıskandığı yalanını söylüyorlardı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ülkelerde yapılan testlerin sonuçlarının doğru olarak bildirilmesini, testi negatif çıkanların fakat semptom gösterenlerinde vaka sayısına eklenmesini bildirmişti. Her vakanın hasta sayılması gerçeğini bir kenara koyan Sağlık Bakanlığı, DSÖ'ye sadece test sonucu pozitif olan ve semptom gösterenleri bildirerek virüs bulaşanların sayısını az tutmak suretiyle salgına karşı başarılı bir mücadelenin yürütüldüğü aldatmacasının peşinde idi. Türk Tabipler Birliğinin (TTB) baskısı ve DSÖ'nün uyarıları ile gerçeğe yakın olan rakamları Sağlık Bakanlığının açıklamasından sonra, salgının gerçekte ülkede çok yaygın olduğu, salgınla mücadelede dibe vurduğumuz anlaşıldı. Salgının yayıldığı ülkeler arasında Avrupa birincisi ve dünya dördüncüsü olduk. Sağlık Bakanlığı bütün dünyayı aldatmağa kalmak gibi büyük bir ahmaklık sergiledi. Bunu AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanının bilgisi dışında yaptığı düşünülemez. Sağlık Bakanlığının verilerine göre, ülkemizde hafif seyreden salgın halk tarafından pek önemsenmeyince alınan önlemlere de pek uyulmadı. Bunun faturası da insan hayatıyla ödendi. Siyasi rant sağlamak için halkını aldatan ve bu aldatmanın bedelini insan hayatıyla ödetenlerin hala işgal ettikleri koltuklarda oturmuş olmaları utanç vericidir.

Salgını önlemenin en etkili yolunun tam kapanma olduğunu bütün bilim insanları söylüyor. Bugüne kadar pansuman niteliğindeki önlemler pek etkili olmadı. Etkili çözümün 4 hafta tam kapanma olması gerekiyor. Bunun ekonomik olumsuz sonuçları olacağı aşikardır. İş yeri kapanan esnafın ve işsiz kalacak olanların mağduriyetinin, devlet tarafından, giderilmesi zorunludur. Üç aylığına işsiz kalanlara 1000 liralık destek ve esnafa büyük şehirlerde 750, diğer yerlerde 500 liralık yardım kira yardımı elbette çok yetersiz adeta sadaka mahiyetindedir. Marmaris Okluk koyunda saray  yaptırmak için 105 milyon dolar, Ahlat'ta, Van gölü kıyısında, saray yaptırmak için 22 milyon dolar bulanların ve örtülü ödenekten milyonlarca dolar harcayanların halka sıra gelince, parasızlıktan dolayı tam kapanma önlemi ile salgını önleyememeleri kabul edilemez. Devlet halkın can güvenliğini sağlamak için vardır. Halkının sağlığını koruyamayan devleti yönetenlerin liyakatsizlikleri aşikardır. Bu liyakatsizlerin işgal ettikleri koltukları terk etmeleri gerekir.

Aşı sağlama konusunda gösterilen beceriksizlikte, bu işten sorumlu olanların liyakatsizliğinin bir kanıtıdır. 11 Aralıkta Çin'den, ilk partide 10 milyon aşı getirileceği ve bunların gerekli testlerden geçirildikten sonra, 25 Aralıkta aşılamaya başlanacağı Sağlık Bakanlığı tarafından açıklandı. 11 Aralık geçeli 6 gün oldu. Aşıdan hiç haber yok. Bu kadar önemli bir konudaki böyle bir belirsizliği ancak liyakatsiz olanlar becerir.

Çekilinde millet başının çaresine baksın.