SUSALIM, ATATÜRK KONUŞUYOR (3)

Hergünlü/Mali Müşavir
11 Mayıs 2025 Pazar 16:45
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çağlar öncesinden seslenmeye devam ediyor:
“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin selamet ve saadeti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin hayat ve istiklaline suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların saldırılarına karşı müdafaa ve bu maksada aykırı hareket edenleri yola getirmek azmiyle kurulmuş bir orduya sahiptir. Emir ve kumanda salahiyeti Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetindedir.
Burada, büyük bir tarihin içindeki ibret verici gezintimizi sona erdiriyoruz. Beynimiz ve kalbimiz, yakın geçmişin bu muhteşem ve yüksek örneği karşısında saygı ve hayranlıkla doludur. Tarihte her zaman özgür ve bağımsız yaşamış bir milletin, dıştan ve daha çok içten gelen yıkıcı darbelerle boğaz boğaza çarpışarak, büyük bir düşmanlık âlemini yenen bu meclisin kudreti karşısında diz çökelim.
Efendiler, zavallı milletimizi tutsak etmek isteyen düşmanları yüzde yüz yeneceğimize olan inan ve güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada, bu tam inancımı, yüksek kurulunuza karşı, bütün millete karşı ve bütün dünyaya karşı ilan ederim.
Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın, her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz. Onun için küçük, büyük her birlik, bulunduğu mevziden atılabilir ama küçük, büyük her birlik, ilk durabildiği noktada, yeniden düşmana karşı cephe kurup savaşmaya devam eder. Yanındaki birliğin çekilmek zorunda olduğunu gören birlikler, ona bağlı olamaz. Bulunduğu mevzide sonuna kadar direnip dayanmak zorundadır. İşte ordumuzun her bireyi, bu kurala uyarak, her adımda en büyük özveriyi göstererek, düşmanın üstün kuvvetlerini yok ederek, yıpratarak, sonunda onu, saldırısını sürdürmek yetenek ve gücünden yoksun bir duruma getirdi.
Osmanlılar, göze aldıkları savaşın genişliğiyle orantılı olarak hazırlıklı ve tedbirli davranmadıkları için, daha çok duygu ve hırslarının etkisi altında davrandıklarından, Viyana’ya kadar gittikleri halde, çekilmek zorunda kalmışlardır. Ondan sonra, Budapeşte’de de durmadılar, çekildiler, Belgrat’ta da yenildiler ve çekilmeye zorlandılar. Balkanları elden çıkardılar. Rumeli’den çıkartıldılar. Bize, içinde hâlâ düşman bulunan bu vatanı, miras bıraktılar. Bu son vatan parçasını kurtarırken olsun hırslarımızdan, duygularımızdan vazgeçerek akıllıca davranalım. Kurtuluş için… Bağımsızlık için önünde sonunda düşmanla bütün varlığımızla vuruşarak onu yenmekten başka karar ve çare yoktur ve olamaz.
En büyük vazifemiz siyaset yapmak değil, bizim ve bütün memleket ve milletin bugün biricik görevi, topraklarımızda bulunan düşmanı süngülerimizle püskürtmektir. Bunu yapamadıkça, siyaset anlamsız bir sözden ibaret kalır. ...
Efendiler! Yeryüzündeki uzak görüşlü devlet adamları için her zaman göz önünde tutulması gereken bir gerçek vardır: Fikirler zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez. Hassas bir millete karşı uygulanan zalimane muamelelerin, onu, daha ziyade güçlendirdiği denenmiştir. Hürriyet ve bağımsızlık aşkı ile coşan ve kabaran bir milletin ne harikalar yaratabileceğini Fransız Büyük Devrimi bundan 130 yıl önce pek güzel ispat etmiştir. İzmir’in işgali üzerine aynı heyecan ile çarpan kalplerden oluşan millî ordumuzun neler yapabileceğini kolaylıkla tahmin edebilirler.
Şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır.
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.
Değerli okuyucu; Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, her bir sözcüğü milletimize bambaşka kapılar açan konuşmalarını vermeye devam ediyoruz.
Saygıdeğer efendiler, Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve ondan sonra düşman ordusunu tamamen yok eden veya tutsak eden ve kılıç artıklarını Akdeniz’e, Marmara’ya döken harekâtımızı açıklayıcı ve niteleyici söz söylemeyi gereksiz sayarım. Her evresiyle düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek güç ve kahramanlığını tarihte bir daha belirleyen çok büyük bir eserdir. Bu eser, Türk ordusunun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz anıtıdır. Bu eseri yaratan bir ulusun çocuğu, bir ordunun başkomutanı olduğum için sonsuza kadar mutlu ve bahtiyarım.
Eğer amaç bugünkü halife ve padişaha bağlılığın ve sadakatin korunduğunu söyleyip pekiştirmek ise bu kişi haindir. Vatan ve millete karşı düşmanların maşasıdır. Buna halife ve padişah deyince millet, onun emirlerine uyarak düşmanların istediklerini yapmak zorunda kalır.
Sonuçta, vatandaşların bir milletin bireyleri olmak itibari ile millete, onun devlet ve mensup olduğu milletin, medenî insanlığın bir ailesi olması görüşü açısından da bütün insanlığa karşı birtakım görevleri vardır. Fakat önemle dikkatinizi çekerim ki vatandaşın en büyük görevi, aynı zamanda en kutsal hakkı seçim hakkıdır.
Artık bugün demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. 20. asır birçok müstebit (baskıcı-zorba) hükûmetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir. Demokrasi prensibi, hâkimiyeti istimal eden (kullanan) vasıta ne olursa olsun esas olarak milletin hâkimiyete sahip olmasını ve sahip kılmasını icap ettirir.
Lozan Barışı Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk milleti için siyasî bir zafer teşkil eden bu antlaşmanın Osmanlı tarihinde benzeri yoktur. Milletimiz bununla haklı olarak iftihar edebilir ve Türk milletinin yüksek bir eseri olan bu antlaşmanın yüksek kıymetini takdir etmesi lâzım gelen gençliğin bunu mazide yapılmış antlaşmalarla kıyaslaması gerekir.
Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara bilhassa varlığı ile hakkı ile birliği ile çelişen bütün yabancı unsurlarla mücadele lüzumunu ve millî düşünceleri tam bir imanla her karşı fikre karşı şiddetle ve fedakârane savunma gereği telkin edilmelidir. Silahıyla olduğu gibi beyniyle de mücadele etmek zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği gücü, ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur.
Türk milletinin geleceği için düşünce ve güç birliği içinde mükemmel bir eğitim programı hazırlanması gerekir. ...
Bu işlerde başarı sağlamak için öyle bir program izlemeye mecburuz ki o program milletimizin bugünkü durumuyla, sosyal hayatın ihtiyaçlarıyla, çevre şartlarıyla ve çağın gerekleriyle tamamen orantılı ve uyumlu olsun. Bunun için büyük, hayali ve karışık görüşlerden tamamen uzaklaşarak gerçeklere etkin bir şekilde bakmak ve el ile dokunmak gerekir. Bir taraftan cehaletle uğraşırken bir taraftan da memleket evladını, sosyal ve iktisadî hayatın doğrudan etkili ve yararlı bir unsuru kılabilmek için gerekli olan ilk bilgileri uygulamalı bir tarzda vermek maarifimizin esasını teşkil etmelidir.
Görülüyor ki en mühim ve en verimli vazifelerimiz eğitim işleridir. Eğitim işlerinde derhal muvaffak olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretle olur. Bu zaferin temini için hepimizin tek can ve tek fikir olarak esaslı bir program üzerinde çalışmak lazımdır. Bence bu programın esaslı noktaları ikidir; sosyal hayatın ihtiyaçlarına uygun olması ve çağdaş gelişmelere uygun olmasıdır.
Bu memleketin asıl sahibi ve toplumsal varlığımızın asıl nedeni köylüdür ve bu köylüdür ki bugüne kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır. Bu yüzden bizim izleyeceğimiz maarif siyasetinin temeli, önce var olan cehaleti ortadan kaldırmaktır.
Devam edecek...
Tülay Hergünlü
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.