14 Mayıs 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara14°C

TARİKAT

Emin Varol

27 Aralık 2023 Çarşamba 13:07

 

 

Yol anlamına gelen tarikat kutsalla ilişkili olursa “Allah’a giden yol” anlamında kullanılır. Teorik olarak böyledir. Ancak uygulamaya baktığımız zaman, tarikatların dini amaç gibi gösterip, çıkar sağlamak için, araç olarak kullandıklarını görürüz. Tarikat ve cemaat adı verilen kuruluşlar din tacirlerinin ve dincilerin güdümündedir. Siyasetle, parayla, pulla, servetle ilişkisi olmaması gereken tarikat ve cemaatler, adeta bir siyasi parti ve ekonomi sektörü konumundadır. Bu konumlarını güçlendirmek için kullandıkları en güçlü araç din sömürüsüdür. Bunlar için kutsal bir amaç değil bir araçtır. Dini çıkar sağlamak için araç olarak kullananların dindarlığını kabul etmek akıl kari değildir. Din tacirleri ve dinciler tarafından aldatılıp bunların peşine takılan mütedeyyinleri tenzih ederim. Bütün tarikat ve cemaat liderlerinin varlıklı olması bir tesadüf değildir. Bir müridin amacı tarikatta veya cemaate bağlanarak, dünyalıktan uzaklaşıp, Allah’a yaklaşmak olmalıdır. Tarikat veya cemaate bağlanarak zenginleşmek bu amaçla bağdaşmaz. Tarikat ve cemaatlerin sanayi ve ticari kuruluş sahibi olmaları amaçlarıyla uygun değildir.

Tarikat ve cemaatlerin siyasi güç sahibi olmaları varlık nedenleriyle bağdaşmaz. Bir tarikat ve cemaatin içine siyaset girdimi o artık tarikat ve cemaat olmaktan çıkar. Dini siyasete alet eden bir kurum haline dönüşür. Bir dine yapılabilecek en büyük ihanette budur. Tarikat veya cemaati bir siyasi partinin oy deposu haline getirmenin dinle kitapla ne bağlantısı olabilir?

AKP iktidarı ile tarikat ve cemaatler dünyaya aynı pencereden bakmaktadır. Bu iktidarın desteğiyle tarikat ve cemaatler devleti işgal edecek konuma gelmişlerdir. Çeşitli kamu kuruluşları çeşitli tarikat ve cemaatin kontrolüne girmiş ve görevlerini sağlıklı yapmaktan yoksun bırakılmıştır.

Devletin resmi arabasıyla bir tarikat tekkesine gidip resmi üniformasının üstüne cüppe giyerek zikir çeken amiral daha hafızalardan silinmeden, Tuzla Piyade Okulunda 10 Kasım Atatürk’ü anma etkinliğinde yakasına Atatürk resmini takmayan teğmenler olayı din tacirlerinin orduya sızdığının bir kanıtıdır. Tarikat ve cemaatlerin, bu iktidar döneminde, orduda yapmış oldukları tahribatın sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri gücünü, sevk ve idare kabiliyetine, eskiye göre kaybetmiştir. Irak topraklarında vermiş olduğumuz 12 şehidin bu durumun bir sonucu olduğunu varsaymak pekte yanlış değildir.

Son günlerde gündeme getirilen şeyh Sait, Said-i Nursi, özerklik ve eyalet tartışmaları bir projenin safhalarıdır. Bu proje Cumhuriyetin yerine, din kurallarıyla yönetilen bir devlet kurma projesidir. Milli Eğitim sistemi, bu proje için, gerekli elemanları yetiştirmeye odaklanmıştır. Tarikat ve cemaatlerle yapılan sözleşmelerin içeriğinin ne olduğu kamuoyuna açıklanmış değildir. Pedagojiden habersiz imamların çocuklara nasıl bir eğitim verecekleri bir soru işaretidir. Cumhuriyet tehlikededir.