05 Mayıs 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara17°C

YÖNETİM

Emin Varol

06 Şubat 2021 Cumartesi 09:14

 

 

Demokrasi, sorunlara en sağlıklı çözüm bulan, yönetim biçimidir. Çünkü, demokrasi ortak aklı kullanma olanağını sağlar. Sorunlara en sağlıklı çözüm bulmanın yolu da  ortak akıldan geçer. Ortak aklı oluşturmak için, herkesin fikrini özgürce ifade etmesi gerekir. Bundan dolayı; fikri ifade özgürlüğü, demokrasinin olmazsa olmazıdır. "Fikir fikirden üstündür" sözü boşuna söylenmiş değildir. Sorunun, en sağlıklı, çözümü için bir kişinin fikri yeterli değildir. Çözüm için birçok fikir ileri sürülür, bunların arasından en elverişli olanı seçilir ve sorun çözüme kavuşturulur. Bu toplumsal kalkınmanın anahtarıdır. Demokrasinin nimetidir. Gelişmiş ülkelerin demokrasi ile yönetilmeleri bir rastlantı değildir. Bu ülkelerin tümü demokratik yönetime geçtikten sonra gelişmiş ülke konumuna gelmişlerdir. Geliştikten sonra demokratik yönetime geçmiş değillerdir. Önce demokrasi sonra gelişme olmuştur.

Hedefimiz olan "Çağdaş uygarlık düzenin üstüne çıkmak" için demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla oluşturmamız gerekir. Fikri ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak, kuvvetler ayrılığı ilkesini yeniden hayata geçirmek, basın özgürlüğünü güvence altına almak ilk yapılacak işlerdir.

AKP'li Cumhurbaşkanının dediği gibi "demokrasi, istenilen durağa gelindiğinde inilecek bir tramvay " değildir. Demokrasi bir araç değil, bir amaç olmalıdır. Bugün iktidarda bulunan kadroların felsefesi, demokratik bir yönetimi oluşturmaya uygun değildir. Çünkü bu felsefe siyasi İslam'ı egemen kılmaya dönüktür. Siyasi İslam'da fikir özgürlüğü söz konusu değildir. Düşünmek, araştırmak, sorgulamak, şüphelenmek gibi gerçeği bulmaya giden yollar siyasi İslam'da kapalıdır. Gerçi siyasi İslam'da da şura vardır. Fakat bu şuranın vereceği kararlar dinin koyduğu kurallara uygun olmak zorundadır. Aklın özgürce kullanılması olanağı yoktur. Özgür düşünce tabudur. Çünkü, İslam'ın anayasası olan Kuran "Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir" der. Buna göre; bulunan çözümde aranan kriter çözümün " Allah'ın indirdiğine" uygunluğudur. Yaşamı düzenleyen kuralların tümü Kuran'a uygun olmak zorundadır. Çözüm üretirken esin kaynağı akıl, bilim ve hayatın gerçekleri değil Kuran'ın hükümleridir. 1400 yıldan daha fazla bir zaman önce konulan ve değişmezliği kabul edilen kurallarla, 1400 yıldan bu yana değişmiş olan, insan topluluklarının sorunlarına çözüm bulmağa çalışmak beyhudedir. Bunun

 

Yönetim

 

Demokrasi, sorunlara en sağlıklı çözüm bulan, yönetim biçimidir. Çünkü, demokrasi ortak aklı kullanma olanağını sağlar. Sorunlara en sağlıklı çözüm bulmanın yolu da  ortak akıldan geçer. Ortak aklı oluşturmak için, herkesin fikrini özgürce ifade etmesi gerekir. Bundan dolayı; fikri ifade özgürlüğü, demokrasinin olmazsa olmazıdır. "Fikir fikirden üstündür" sözü boşuna söylenmiş değildir. Sorunun, en sağlıklı, çözümü için bir kişinin fikri yeterli değildir. Çözüm için birçok fikir ileri sürülür, bunların arasından en elverişli olanı seçilir ve sorun çözüme kavuşturulur. Bu toplumsal kalkınmanın anahtarıdır. Demokrasinin nimetidir. Gelişmiş ülkelerin demokrasi ile yönetilmeleri bir rastlantı değildir. Bu ülkelerin tümü demokratik yönetime geçtikten sonra gelişmiş ülke konumuna gelmişlerdir. Geliştikten sonra demokratik yönetime geçmiş değillerdir. Önce demokrasi sonra gelişme olmuştur.

Hedefimiz olan "Çağdaş uygarlık düzenin üstüne çıkmak" için demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla oluşturmamız gerekir. Fikri ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak, kuvvetler ayrılığı ilkesini yeniden hayata geçirmek, basın özgürlüğünü güvence altına almak ilk yapılacak işlerdir.

AKP'li Cumhurbaşkanının dediği gibi "demokrasi, istenilen durağa gelindiğinde inilecek bir tramvay " değildir. Demokrasi bir araç değil, bir amaç olmalıdır. Bugün iktidarda bulunan kadroların felsefesi, demokratik bir yönetimi oluşturmaya uygun değildir. Çünkü bu felsefe siyasi İslam'ı egemen kılmaya dönüktür. Siyasi İslam'da fikir özgürlüğü söz konusu değildir. Düşünmek, araştırmak, sorgulamak, şüphelenmek gibi gerçeği bulmaya giden yollar siyasi İslam'da kapalıdır. Gerçi siyasi İslam'da da şura vardır. Fakat bu şuranın vereceği kararlar dinin koyduğu kurallara uygun olmak zorundadır. Aklın özgürce kullanılması olanağı yoktur. Özgür düşünce tabudur. Çünkü, İslam'ın anayasası olan Kuran "Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir" der. Buna göre; bulunan çözümde aranan kriter çözümün " Allah'ın indirdiğine" uygunluğudur. Yaşamı düzenleyen kuralların tümü Kuran'a uygun olmak zorundadır. Çözüm üretirken esin kaynağı akıl, bilim ve hayatın gerçekleri değil Kuran'ın hükümleridir. 1400 yıldan daha fazla bir zaman önce konulan ve değişmezliği kabul edilen kurallarla, 1400 yıldan bu yana değişmiş olan, insan topluluklarının sorunlarına çözüm bulmağa çalışmak beyhudedir. Bunun içindir ki, siyasi İslam bütün dünyada iflas etmek üzeredir. Siyasi İslam'ı hayata geçirebilmek için teröre başvurulmuş olması, bu hareketin iflasını hızlandırmıştır. AKP siyasi İslam'ı egemen kılmak hevesinden vazgeçmiş değildir. Bunun neticesi olarak, ihtiyaçtan fazla İmam Hatip Liseleri açılmış, Milli Eğitim dinselleştirilmiş, devlet tarikat ve cemaatlere peşkeş çekilmiş, laiklik ilkesinin altı iyice oyulmuştur. Ülke Ortaçağ karanlığına doğru süratle yol almağa başlamıştır.

Bu uygulamaları hayata geçirenlerden, ülkenin demokratikleşmesini beklemek boşunadır. Kararan ufukları tekrar aydınlatmak istiyorsak, gelecek seçimlerde elimizi vicdanımıza koyarak oy vermemiz gerekir.