Bu sene 42.’si düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, kitapseverler arasında Tüyap Kitap Fuarı veya daha kısa adıyla Tüyap olarak da biliniyor. Bu sene de her zamanki gibi Büyükçekmece ve Beylikdüzü’nün kesişim noktasında yer alan Tüyap Fuar merkezinde yapılmıştı.
Toplum içinde burası için ekseriyetle Beylikdüzü tabiri kullanılsa da, bu mekanın Büyükçekmece sınırları içine dahil olması daha yüksek olasılık gibi görünüyor. Beylikdüzü’nün, Büyükçekmece’den daha görkemli bir ilçe olmasından kaynaklı olarak onunla entegre etmek belki daha cazip bir fikir gibi görünebilir.
Metrobüsün son durağı olan Beylikdüzü Son Durak’ın da hemen karşısında yer alması dolasıyla Beylikdüzü’ne dahil görülme ihtimali de doğabilir. Fuar merkezinin hemen karşısında yeni açılan Büyükçekmece Cep Otogarı da vardı. Bu da bölgenin ne kadar göreceli olduğunu lanse eden cinsten idi.
Her yıl olduğu gibi belli bir eğitim kurumunda ihtisas yaşamına devam edenler (master ve doktora süreçleri de bu imtiyaza dahildi) fuara ücretsiz giriyordu. Eğitim camiasının içinde olan personeller için de emsal düstur geçerli idi.
Kültür yayıncılığında büyük yayınevleri genellikle 7. salonda toplanıyorlardı. Her yıl olduğu gibi bu düzen ve dizayn bu sene de değişmemişti. Önceki yıllarda fuarlarda görmenin kabil olmadığı Nobel Akademik Yayınları bu sene 7. Salonda yer alıyordu. Cumhuriyet Kitap, Doğan Kitap, İnkilap Kitabevi, Remzi, Say gibi diğer holding yayınevleri de yine bu salonda yer alıyorlardı. Daha ziyade Uzak Doğu dilleri ve pilotluk gibi konularla ilgili çok satan kitaplarıyla öne çıkan Cinius Yayınları yine bu salonda yer alan büyük yayınevlerinden birisiydi. Kültür yayıncıları haricinde Koç Üniversitesi Yayınları gibi akademik olan birkaç yayınevini de bu büyük salonda görmek kabildi.
İş dünyasının güncel network platformu Linkedin’de edebiyat ve yayıncılık konularında bilgilendirici çok fazla yazı paylaşan Mürsel Çavuş’u da yine bu salonda, Yitik Ülke Yayınları’nın stadında görmek kabil idi.
6. salonda ise daha ziyade Türkiye Yazarlar Sendikası gibi derneklerin standları yer alıyordu. Bunlarda çoğunlukla belli bir bölgeye toplanıyorlardı. Ancak, birçoğunun alanları çok dar olduğu için aynı zaman diliminde bir, çok zorlasanız iki yazardan fazla kişinin burada imza günü düzenlemesi kabil olmayabilirdi.
7. salonun hemen arkasında Azerbaycan gibi ulusların standları yer alıyordu. Fuarın ikinci günü Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Öğretim Üyesi Süleyman Doğan’ın burada bir söyleşisi olmuştu. Maalesef bunu kaçırmıştık.
Toplamda 9 gün süren fuarın ilk ve son iki hafta sonları oldukça kalabalık olurdu. Bu sene de bu durum değişmemişti. Hafta sonları daha ziyade yetişkin bireylerin oluşturduğu bir yoğunluk dikkate çekerken, hafta içi öğrencileri çok fazla görmek mümkün oluyordu. Yıllardır Tüyap’ın doğası biraz değişiktir. Kalabalık çok olur, ancak kitaplara hücum pek olmaz. Kitaplar genelde yavaş yavaş gider. Bu, her kitap fuarında olan bir durum sayılmaz. Ama Tüyap’a özgü gibi gözlemim. Elbette bu durum, yayınevinden yayınevine de biraz değişkenlik gösteriyor olabilir. Ancak, Ankara Kitap Fuarı ve Kocaeli Kitap Fuarı’nın da önünde yer alarak, büyüklük açısından ülkenin en büyük fuarı olunca konu üzerinde düşünmek gerekiyor. Stand maliyetlerinin de çok arttığı söyleniyor. İmza günlerine ücret karşılığı dahil olabilen yazarların bazı yayınevlerine verdikleri iştirak ücretleri bu sene epey artmıştı. Bunlar, rakamlar epey yüksek olduğu için belirli bir gelir seviyesinin üzerindeki insanları vermeyi göze alacağı cinsten idi.
Tüyap’ın en güzel özelliği mekanın havadar olması ve birbirinden farklı çok fazla insanın fuara gelmesi ile kozmopolit bir atmosferi barındırmasıydı. Bununla beraber fuara dair düzeltme tavsiyesi yapılacak bazı noktalar da yok değildi.
Bunlardan birisi insanların yerlerde oturması durumu idi. Her ne kadar toplu taşımalarda çaresiz kalınca yaptığımız bir şey olsa da veya yaz aylarında otların üzerinde piknik gibi şeyler yapılırken rahatlıkla yapsak da bu kadar büyük paraların döndüğü özel bir organizasyonda kitapseverlerin dinlenmek için butik oturma yerlerine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Mekanın bu konuda yeni inovasyonlar yapması gerekiyor. Boş alan da çok fazla kaldı ki. Belki ta uzak bir yoldan oraya gelen insanları 5-10 dakika dinlenmek için yerde oturtmak kanaatimce pek hoş bir durum olmuyor. İkinci husus ise, gıda konusunda biraz daha makul fiyatlara inilmesi. Birçok gıda ücretinin kitaplardan daha pahalı olduğu bir fuarda, bireyin gıdaya yatırdığı para ile kitap alacak parası da kalmayabilir mantıken. Gelecek yılın Tüyap Kitap Fuarı daha güzel sirayet eder umarım.
Bu senenin son edebiyat köşe yazısını kaleme aldım. Şimdiden herkese iyi bir sene dilerim. Sağlık, sakinlik ve huzur dolu bir yılbaşı süreci geçirmenizi temenni ederim.