Çıkmaz

Emin Varol

 

Hukuksuzluğun hukuk olduğu düzende yaşayanların yarınları görme şansı yoktur. Bu belirsizliğin sonucu güvensizlik ortamıdır. Önünü göremeyen ve geleceğe güven duymayan ne yerli nede yabancı sermayedar yatırım yapar. İçine düştüğümüz ekonomik krizden çıkmanın yolu yatırım yapmaktan geçer. Yatırım üretmek, satmak ve istihdam demektir. Bu da yoksulluğun ortadan kalkması demektir. Hukuk ve ekonomi birbirine göbekten bağlıdır. Hukukun olmadığı yerde ekonomide olmaz. Devletin hukuk devleti haline getirilmesi ekonomiyi tetikleyecektir.

Fakat ne yazık ki hukuk devletini yeniden ayağa kaldıracağımız yerde, gitgide hukuk devleti olmaktan daha çok uzaklaşıyoruz. Hatta öyle bir hale geldik ki, hukuk devleti olduğumuzdan bahsedemeyiz. Tek Adam rejimi denen bu ucube sistemde ne yasa, ne anayasa ve nede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını tanıyoruz. Yasama, yürütme ve yargı güçlerini tek eline alan tek adam, bu güçleri kullanarak bir hukuksuzluk düzeni oluşturdu. Güç elimde istediğimi yaparım anlayışı egemen konuma geldi. Eline geçirdiği gücü hakkı savunmak yerine hakkı ortadan kaldırmak için kullanana zalim ve yaptığı işe de zulüm denir. Olanlara bakarsak zulüm kol geziyor. “Zalim payidar olmaz”. Bugün, devletin gücünü, muhalefeti susturmak ve etkisiz bir hale getirmek için, kullanan bir iktidarla karşı karşıyayız. Gücü elinde bulunduranın bu gücü hakkı çiğnemek için kullanması namertliktir. Bu aynı zamanda hukuksuzluğun somut bir kanıtıdır. Bu hukuksuzluklara yaşadığımız her gün tanık oluyoruz.

İzleyicilerine sadece gerçekleri bildiren TELE 1 televizyonunun Genel Yayın Koordinatörü     Merdan Yanardağ’ın tutuklanması ve televizyona RTÜK tarafından verilen cezalar, tamamen muhalefeti sindirmek amacına yöneliktir. İktidar gücünü haksızlık yaratmak doğrultusunda kullanıyor. Yanardağ’ın gözaltına alındıktan sonraki süreçte olanlar tam bir despotik uygulamadır. Gözaltına alındıktan sonra hemen ifadesi alınması gerekirken, bir gece nezarette tutulduktan sonra ifadesinin alınmış olması, intikam almaya yöneliktir. Güç elimde istediğimi yaparım algısı yaratılmak istenmiştir.

14 Mayıs seçimlerinde TİP’den Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın tahliye edilmemesi ve yasama görevine başlatılmaması da başka bir hukuksuzluktur. Yasanın açık hükmüne karşın, devlet gücünü kullananlar hakkı gasp etmekte bir sakınca görmeyecek kadar aymazlık içindedir. Devletin hukuk devleti olmadığını kanıtlayan bu örnekleri sıralamak mümkündür.

Devletin hukuk devleti olmayışı sadece bir hukuk sorunu değildir. Bunun yan etkileri insanların hayatını olumsuz yönde, güçlü bir biçimde, etkilemektedir.

Bu ülkede olanlar diğer ülkeler tarafından yakinen izlenmektedir. Hukuksuzluğun oluşturduğu öngörüsüzlük ve güvensizlik ortamı, yabancı sermayenin ülkeye yatırım yapmasının önünü kesmektedir. Yatırım olmazsa içine düştüğümüz ekonomik krizden çıkma olasılığı da yoktur. Krizin devamı ülke geleceğini ve bağımsızlığını tartışmaya açar. Bir an evvel hukuk devletinin yeniden tesisi sağlanmalıdır.