Eylül'de Edebiyat Gündemi

YUNUS EMRE YÜCEBAŞ

Edebiyat dünyasında eylül gündemi nedir? Bir süre önce Mine Kırıkkanat'ın Bağdat Caddesi Penguen Kitabevi'nde düzenlendiği imza gününde idim. Daha önceden kendisine gazete köşelerinden sorular sormak nasip olsa da, tanışmak nasip olmamıştı. Eski Hürriyet Gazetesi Yöneticisi Cafer Yarkent'in yeğeni Ceyda Yarkent Sele, bu tanışıklığa aracılık etmişti. Her zamanki gibi yapıcı bir insandı Ceyda Yarkent Sele. Mine Kırıkkanat’ın, yakından, kamuoyundaki gergin görüntüsünün aksine çok daha kibar birisi olduğunu gözlemledim. 

    Bundan ayrı olarak, çeşitli bölgelerde düzenlenen kitap fuarları artarak devam ediyor. Bunların bazısını belediyeler, bazısını dernekler yapıyor. Maalesef, dernekler, özel kuruluşlar oldukları için yaptığı etkinliklerde ideolojik kaygılar veya ciro kaygılarıyla hareket ederek bireysel anlamdaki başvuruların çoğunu eliyorlar. Bu tip kuruluşların, ismini verip burada reklamlarını yapmak istemem. Ancak, sadece örneklem üzerinden ilerleyecek olursak, geçenlerde İstanbul'daki bir derneğin düzenlediği etkinlikte tam bu söylediğime uyumlu bir durumla karşılaşmıştım. Fuara başvuru yapmıştım. Akabinde eser isimlerimi sormuşlardı. Bunda maksat, bu isimlerin alınarak internet üzerinden eserlerin tetkik edilmesi ve okura uygunluk testi yapılmasıydı. Nasıl bir mantık ise artık! Sanki her muhitin okuyucu kitlesi aynı veya her fuarın verimi aynı gibi, önyargılardan yola çıkarak insanları zor durumda bırakmaktan başka bir şey değildi bu insanların yaptıkları. Daha sonra ise herhangi bir geri dönüş olmadı. Bu tip durumların yaşanmaması için fuarları mümkün mertebe belediyelerin düzenlenmesi daha iyi oluyor aslında. Belediyecilik, ideolojik kaygılardan ve ciro kaygısından daha uzak bir çalışma sistemi olduğu için yazarın üzerinde baskı hafiflemiş oluyor. Yazar için günde 50 kitap imzalamak başarı olabilir ancak bu imza sayısı özel bir kuruluşu tatmin etmeyebilir. Serbest ekonomi anlayışı neticede. Maksat, 1-2 baskı tüketip belli bir okur kitlesi yaratmak değil, 10-20 baskı tüketip sürümden kazanma anlayışı.

   Bu olayın ardından Pendik Kitap Fuarı ve Sancaktepe Kitap Fuarları'na iştirak için girişimlerim olmuştu. Sancaktepe Kitap Fuarı'na dair medyaya yansıyan herhangi bir iptal haberi olmasa da belediyenin kültür işlerine telefon ettiğimde ilgili kişi, ''Fuarın iptal olduğunu söylemişti. İşin garibi ulusal medyada bu konu ile alakalı bir satır haber dahi yer almamasıydı. Üçüncü sayfa haberler ile bürokratik-politik ve makro ticari haberler ülke gündeminde öyle bir yer işgal ediyor ki edebiyatın gündemini düzenli olarak takip eden gazeteci bulmak bile zordu belki de. Bu konuda, Doğan Hızlan'a atıf yapabiliriz belki. Ancak, kendisinin ilerleyen yaşını da hesaba kattığımızda, onun bile yeni gelişmeleri çok takip ettiğini zannetmiyorum. Kaldı ki, günümüz edebiyatı birçok yeni kurum ve kişi yarattı nitekim. Bu da, beraberinde birçok yeni ahval ortaya çıkardı. Edebiyatın da yoğun ve kendine mahsus bir gündemi oysa ki.

    Sancaktepe Kitap Fuarı haricinde bu ay içinde İstanbul'da olması planlanan bir diğer kitap fuarı ise, Pendik Kitap Fuarı idi. Ay sonuna doğru başlaması öngörülüyordu. Ancak, kesin bir tarih beyan edilmemişti henüz. Buna dair teşebbüslerimde herhangi bir olumsuz dönüş ile karşılaşmamıştım şükür ki. İstanbul'daki fuar gündemi dışında Ekim başlarında da Ankara Kitap Fuarı ATO olacaktı. Buna da Ankara merkezli bir yayınevi olan Fısıldayan Kalemler Yayınevi bünyesinde iştirak edecektim. Ay içinde, Garip Hayat adlı öykü eserimle aynı yayınevinin öykü antolojisine de iştirakta bulunmuştum. 

    Son olarak, kamuoyunda çok sansasyonel bir isim olmasa da özellikle edebiyat dünyasında son dönemin ciddi çıkış yakalayan isimlerinden Ayşe Övür, geçtiğimiz hafta Remzi Kitabevi'nin Akmerkez'deki şubesinde kitapları için bir imza günü düzenlemişti. 28 Eylül'de pazar günü Bağdat Caddesi Penguen Kitabevi'nde bir imza günü daha yapacak kendisi. Bugüne kadar dört kitap yayınlayan Övür'ün, Sahra, Zamanın Kapıları İstanbul'un Öteki Yüzü, Botter Apartmanı, Markiz'deki Kadın kitapları yayınlanmıştı. Kendisinin kitapları, edebiyat dünyasında kısa sürede bir etki uyandırmış olmalı ki, özellikle Botter Apartmanı'na şapka çıkarmak yerinde olur. İşbu yapıtı, Beykent Üniversitesi Cihangir Enstitüsü Sosyoloji Bölüm Başkanı Burcu Tekaüt Çal'ın master öğrencilerine tavsiye etmesi bir yana dursun, Hüsnü Özyeğin'nin kitap tavsiye listesine dahil etmesi Botter Apartmanı romanının etkisi gösteriyordu…