Gidişat

Emin Varol

 

 

Ayasofya imamı Mehmet Boynukalın, kafası kalın bir açıklama yaparak, kadın cinayetlerinin "kısasa kısas" uygulamasıyla önlenebileceğini tezini ortaya attı. Boynukalın "Cinayet cinayettir; cinsiyet değiştirmez, erkek, kadın, çocuk, büyük kimin başına gelirse gelsin ilkemiz "Sizin için kısasta hayat vardır" ilahi düsturudur, ifadesini paylaştı. Daha öncede anayasa tartışmaları ile ilgili olarak "1921 ve 1924 anayasalarında devletin dini İslam'dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün" demişti. İmam efendinin laiklik karşıtı olduğu ve hukuk sisteminin, ilahi olduğuna inanılan kurallara göre, düzenlenmesi gerektiğine inandığı aşikar. Anayasal düzeni kaldırıp yerine şeriat düzeni kurulması gerektiğini açıkça ifade ediyor. Bu davranışı, fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirmek ve bir yaptırım uygulamamak demokrasinin gereğidir demek demokrasiyi bilmemektir. Çünkü imamın getirmek istediği sistemde ne fikri ifade etme özgürlüğü vardır nede demokrasi. Demokrasi, demokrasiyi yok etme özgürlüğü değildir. Demokrasi, kendini yok edecek güçleri kendi içinde yetiştiren bir ahmaklar sistemi değildir. Her sistem kendi hukukunu oluşturur. Demokraside kendi hukukunu oluşturarak kendini yasal güvence altına alır. Demokrasiyi koruyan hukuk sistemini kaldırırsanız demokrasi güvencesiz kalır ve uygulanması olanağı ortadan kalkar. Anayasaya göre "Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir". Laiklik karşıtlığının anayasal bir suç olması gerekir. Maaşını laik devletten alan bir devlet memurunun laiklik karşıtı olması, hayatın normal akışına terstir. "Sizin için kıstasta hayat vardır" ilkesinin günümüzde uygulanması, günümüzde adaleti sağlamak acısından son derece sakıncalıdır. Bu ilkenin uygulanması yargısız infaza da zemin hazırlar niteliktedir. Kuran, bir hürün başka birinin kölesi öldürmesi durumunda kendi kölesi de, kısasa kısas gereği, öldürülür der. Böyle bir uygulamanın hakça olduğunu kabul etmek hiçbir vicdanın kabul edebileceği bir şey değildir. Adalet içermeyen bir hukuk sistemini düşünmek akla zarardır. Hukuk sisteminin demokratik hak ve özgürlüklerin yasal güvencesini sağlaması gerekir. Ancak dinciler "Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidir" inancında oldukları için, hukuk sisteminin dini kurallara göre düzenlenmesini savunurlar. Dini kuralların uygulanmasıyla sorunlara çözüm bulunmadığını tarih defalarca kanıtlamıştır.

Sorunlara çözüm ancak aklı, bilimi ve hayatın gerçeklerini kullanarak bulunur. Bunun aksini iddia etmek çıkmaz bir yola girmeyi önermektir. Böyle bir önerinin hayata geçirilmesi ülkenin geleceğini ipotek altına alır. AKP iktidarında dinciler amaçlarına ulaşmak için oldukça büyük mesafe kat ettiler. Bizi Ortaçağ karanlıklarından çıkarıp çağdaş uygarlık yoluna sokan Aydınlanma devrimi karşıtlığı bu iktidar döneminde oldukça palazlandı. Ayasofya'nın kafası kalın imamının hala görev başında oluşu bunun bir kanıtıdır. Ülke Ortaçağ karanlığına doğru süratle yol almaktadır. Okullardaki müfredatın bilimsel olmaktan çıkarılıp dinselliğe dönüştürülmesi de karanlığa gidişin kilometre taşlarından biridir.