Kamu vicdanında 32 yıldır kanayan yara: Madımak katliamı

Hergünlü/Mali Müşavir

 

Tarih: 2 Temmuz 1993, Yer Sivas.

Çiller hükûmeti henüz güvenoyu almamıştır.

Sivas’ta, Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı, dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin’in özel davetlisi olarak bu kente gelir. Aziz Nesin’in Sivas’a gelmesi üzerine büyük bir linç kampanyası yürüten İslamcı gruplar, “Sivas laiklere mezar olacak!” sloganlarıyla Hükûmet Konağı’nı taşlamaya başlar. Madımak Oteli civarında araçlar yakılır. Öfkeli grup Madımak Oteli’ni de ateşe verir.

Halk ozanları Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen ve Hasret Gültekin, şairler Metin Altıok ve Behçet Aysan, yazar Asım Bezirci, karikatürist Asaf Koçak ile birlikte çoğu Alevi otuz üç yazar, ozan, düşünür ve iki otel görevlisi yanarak veya dumandan boğularak hayatlarını kaybederler. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip, itfaiye aracı etrafında toplanan karşıt görüşlü kalabalığa doğru itilir. Başından yaralanan Aziz Nesin’i linç girişiminden araya giren polisler kurtarır. Elli bir kişi ağır şekilde yaralanır.   

Gün boyu süren kargaşalar, polis ve jandarma tarafından önlenemez. Nihayet akşam saatlerinde valilik “iki günlük sokağa çıkma yasağı” ilan eder. Güvenlik güçleri ancak yasaktan sonra şehirde tam bir hâkimiyet sağlayabilirler. Başbakan Tansu Çiller ise, olaylardan sonra şu açıklamayı yapar:

Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.” (…)

Madımak Olayı’nda 124 kişi gözaltına alınır. 37 sanık serbest bırakılır. 1997’de 33 sanık idama, 14 sanık ise 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkûm edilir. Yargıtay hapis cezalarını onaylarken, idam cezalarını usul noksanlıkları nedeniyle bozar. Yargılama yeniden başlar. 2000 yılında 33 sanık DGM tarafından yeniden idam cezasına çarptırılır. 2002 yılında idam cezası kaldırılır, cezalar müebbet hapis cezasına çevrilir.

Madımak sanıklarını, Necmettin Erbakan’ın partisinin avukatları savunur. Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan, onları hapishanede ziyaret eder. Geniş avukat listesinde çok sayıda Refah Parti üyesi ve yöneticisi vardır. Bu avukatlar, ilerleyen yıllarda, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Saadet Partisi’ne katılırlar. İçlerinden milletvekili, belediye başkanı, bakan, il başkanı, meclis üyesi, Anayasa komisyonu üyesi gibi üst düzey yönetim kademelerine yükselenler olur. *

Katliam’ın gerçekleştiği Sivas’ta, dönemin Belediye Başkanı, daha sonra Saadet Partisi Genel Başkanı olacak olan, Temel Karamollaoğlu’dur.

Olayın kilit ismi olarak bilinen dönemin Refah Partili Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak ve bazı sanıklar firar eder.

Madımak katliamı davasında hazırlanan iddianame de saldırıya uğrayanlar suçlandı. Ankara 1 No.lu DGM’ye sunulan iddianamede olayların nedeni, “şenliklere katılanlar” olarak gösterildi, Aziz Nesin’in varlığı “eylemin hazırlayıcı sebepleri” arasında sayıldı. İddianamede şu ifadeler yer alıyordu: “Hele hele Aziz Nesin’in İslam dinine karşı tutum, davranış ve açıklamaları, kapalı bir salonda düzenlenen toplantıda terör örgütü militanları için saygı duruşunda bulunulması, eylemin hazırlayıcı nedenleri arasında sayılabilir.”

Madımak davasının yargılama aşamasında ilginç olaylar ortaya çıkar. Firari Cafer Erçakmak’ın, Interpol tarafından kırmızı bültenle aranmasına rağmen, yıllarca Sivas’ta yaşadığı, firarilerden birisinin olaydan on dört gün sonra Sivas Kangal’da evlendiği, bir başka firari İhsan Çakmak’ın ise evlendiği, askere gittiği, çocuğunu nüfusa kaydettirdiği, hatta ehliyet aldığı ortaya çıkacaktır… Âdeta “Gelin bizi yakalayın!” diye resmi evraklar aracılığıyla defalarca kendilerini ihbar eden şahıslar, ne hikmetse bir türlü yakalanamamıştır! Sivas davasında yirmiye yakın kişinin hâlâ firari olduğu iddia edilmektedir. Sivas olayları davasında avukatlık yapan Avukat Faik Işık, 2011 yılında şöyle bir açıklama yapar:

Benim gibi pek çok genç avukatın sadece birkaç celsede gördüğü oydu ki; Sivas’taki o dehşet verici olayların aydınlatılması ve gerçekte kimler tarafından yapıldığının ortaya çıkartılması söz konusu değildi. Bunun yerine, o zaman davaya bakan Ankara DGM’de sağcılık-solculuk, Alevilik-Sünnilik, laiklik-gericilik gibi ideolojik tartışmaların tiyatrosu yapılmaktaydı. Biz davaya bir çeşit figüranlar gibi yerleştirildiğimizi fark ettik.”

Türkiye üzerinde oynanan emperyalist oyunlar denilince aklımıza ilk gelen ülkeler Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’dir. Ancak bunlar kadar hatta daha tehlikeli bir başka ülke daha vardır: Almanya…

70’ li yıllardan itibaren, bugün Türkiye’de ne kadar radikal İslamcı vakıf, cemaat, örgüt vb. kuruluş varsa tamamının, topraklarında palazlanıp güçlenmesine olanak sağlayan, onlara maddi ve lojistik destek veren Almanya’nın, Sivas katliamı sanıklarını nasıl koruduğunu Dr. Necip Hablemitoğlu’ndan öğreniyoruz. Şöyle diyor, Hablemitoğlu:

“…Sivasta’ki 37 insanın yakılmasından birinci derecede sorumlu altı kışkırtıcı cinayet zanlısı, Alman Dış İstihbarat Servisi BND elemanları tarafından Esenboğa üzerinden Almanya’ya kaçırılmışlardır. Almanya, bu suçluları Türkiye’ye teslim etmemektedir. Bu altı zanlı Almanya’da farklı kimliklerle koruma altında yaşamlarını sürdürmektedirler...  Alman Devleti, Sivas’taki katliamın bu suretle şeriği olduğunu ortaya koymasına karşın, diğer taraftan kimi Alevi inançlı Türk vatandaşlarını Türk Devleti’ne karşı kullanmaya da devam etmektedir.”             Almanya’nın bu zanlılardan bir tanesine vatandaşlık hakkı verdiğini de yine kitaptan kısa bir not olarak belirtelim.

Mağdur ailelerinin avukatları, davanın insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamında ele alınmasını talep ederler.  Kabul edilseydi, suçluların zaman aşımından faydalanarak cezasız kalmalarının önü kapanmış olacaktı. Ancak, mahkeme bu talebi kabul etmez ve Sivas Katliamı Davası 20 yılın ardından 2014’te zaman aşımı gerekçesiyle kapatılır.  

Olaydan sonra Madımak oteli uzun yıllar kebapçı olarak faaliyet gösterir. Mağdur ailelerinin, otelin “Utanç Müzesi” ne çevrilme talebi de kabul edilmez. Kasım 2010’da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, oteli devlet adına satın alarak kamulaştırır. Artık devletin mülkiyetinde olan ve restore edilen bu binanın bazı kısımları, devletin kurduğu Sivas Bilim ve Kültür Merkezi kapsamında bir anma sahası olarak kullanılmaktadır. Merkezdeki anı köşesine, olaylarda ölen 33 aydın ve iki otel görevlisi yanında iki göstericinin de adı da yer almaktadır.

Olayın üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen, Sivas Katliamı, kamu vicdanında kapanmayan bir yaradır. Suçlular hak ettikleri cezaları almamışlardır. Firarilerin yakalan(a)maması ise ayrı bir tartışma konusudur.

Sırf mezhepleri nedeniyle, insanlara yeryüzünde zulmedenlere, Kur’an’ın bir ayetini hatırlatmayı insani bir borç olarak görüyorum:

“Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.” (En’am Suresi, 159/6- Diyanet meali)

Madımak şehitlerine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.

Bir daha ülkemizde böyle zalimce olayların yaşanmaması dileğiyle...

 

Tülay Hergünlü

İstanbul, 2 Temmuz 2025

 

 

Yararlanılan kaynaklar: 

-Tülay Hergünlü, Amerikan Bezi’nden Amerikan Çuvalı’na, Türkiye’nin Hafızası (1982-2002)

- Necip Hablemitoğlu. ”Şeriatçı Terörün ve Batının kıskacındaki Türkiye”, Pozitif Yayıncılık, 2019

 

 * 26 avukatın tam listesi için bknz: https://odatv.com/sivasin-katilleri-akpnin-bakanlari-0207131200.html