Sorumsuz

Emin Varol

 

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Kahramanmaraş’taki deprem konutlarının temel atma törenine uzaktan canlı yayınla katıldı. Vaatlerini sıraladıktan sonra sözü CHP’ye getirerek

“CHP ve şürekasının kentsel dönüşüm projelerine yönelik saldırılarının gerisinde iş bilmezlik değil halk düşmanlığı vardır. Bunlar vatandaşa hizmet etmezler, vatandaşın refahını, hayat kalitesini, yaşam standartlarının yükselmesini de istemezler” dedi.

İnsanın kulaklarına inanası gelmiyor. Vatandaşın refahını, hayat kalitesini, yaşam standartlarını yerle bir eden birinin bu sözleri sarf etmesi akıl alır gibi değil. Bu milletin yüzde yirmi beşinin oyunu alan bir partiyi halk düşmanı ilan etmek, cumhurbaşkanı da olsa, hiç kimsenin haddi değildir. Üstelik Anayasanın 104. Maddesi “Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder” der. Milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanının, ana muhalefet partisini ve ittifak ortaklarını halk düşmanı ilan etmek tam bir sorumsuzluk örneğidir. Cumhurbaşkanının yalan ve iftiralarla milleti kutuplaştırmaya çalışmasının akılla ve ahlakla açıklanacak bir yanı yoktur. Bu ne siyasete sığar, nede demokrasi anlayışına. Demokrasilerde iktidar ve muhalefet bir bütünün iki parçasıdır. Bunlar birbirlerini ülke sorunlarını çözmek için tamamlar. Muhalefeti düşmanlaştırmaya çalışmak kabul edilebilecek bir şey değildir. Ana muhalefet partisini çete ve ittifak ortaklarını şüreka olarak değerlendirmek demokrasi kültüründen yoksun olmanın somut bir kanıtıdır. Muhalefetsiz demokrasi olmaz. Demokrasilerde muhalefet iktidarın deniz feneridir. İktidar muhalefetin eleştiri ve önerilerini dikkate aldığı sürece iyi hizmet etme ve iktidarını devam ettirme olanağına kavuşur.

AKP’li Cumhurbaşkanı milleti kutuplaştırarak ve muhalefeti düşmanlaştırarak iktidarda kalmanın gayreti içindedir. Bu son derece tehlikeli bir tutumdur. Bu tutumun ne ülkeye ve nede iktidar partisine bir faydası vardır. Hele birde işin içine yalan ve iftirada girerse durum daha da vahimleşir. Bunun böyle devam etmesi ülkenin beka sorunu haline gelir. Herkesin aklını başına devşirmesi gerekir. İktidar ve muhalefetin rekabeti demokrasinin kuralları içinde yapılmalıdır. Bu kuralların dışına çıkmak toplumu kaosa sürükler. Buda kimseye bir fayda sağlamaz. İktidar ve muhalefete mensup milletvekilleri, millete hizmet etmek sözü vererek seçmenden oy isterler. Verdikleri bu söze sadık kalmak zorundadırlar. Seçilmişlerin verdikleri bu sözü yerine getirebilmek için birbirlerinden yararlanmalıdırlar. Verdikleri sözü tutmamaları siyasi dolandırıcılık olur. Bu en azından ahlaksız bir davranış demektir.

AKP’li Cumhurbaşkanının söylemleri ve eylemleri, ülkenin geleceği için, güvensizlik yaratmaktadır. Bu güvensizlik yatırımların önünü kesmektedir. Bunun bedelini de millet yoksullaşarak ödemektedir. Bu durumun değişmesi için herkes fesini önüne koyup düşünmelidir.