DEM’in Eş Başkanı Tuncay Bakırhan, PKK’nın silah bırakmasını ve kendini lağvetmesini değerlendirdiği bir toplantıda, köy korucularının geleceği için; “Silahları bıraksınlar, ellerine bir değnek alıp çobanlık yapsınlar, bu kendi halkına silah çekmekten daha şereflidir” dedi. Köy koruyucuları PKK teröristlerine karşı köylerini savunan şerefli ve mert insanlardır. Bunlar silahlarını Kürt halkına karşı değil, PKK teröristlerine karşı kullanırlar. Bunların silahlarını Kürt halkına karşı kullandıklarını söylemek büyük bir haksızlık olmasının yanında teröristleri Kürt halkıyla özdeşleştirmek gibi büyük bir yanılgı oluşturur. PKK’nın büyük bir çoğunluğu Kürt’tür ama her Kürt PKK’lı değildir. PKK bir terör örgütüdür. Kürtleri asla temsil edemez. PKK ile Kürtleri özdeşleştirmek bir ihanetin ifadesidir. PKK terörü için en büyük bedeli Kürt halkının ödediği gerçeğini gözden uzak tutmamak gerekir. Bu bakımdan, PKK Türk düşmanı olduğu kadarda Kürt düşmanıdır.
Anayasamıza göre; Türkiye Cumhuriyeti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Türkiye coğrafyasında yaşayan insanlarla birlikte yaşamak, bunlarla aynı yazgıyı paylaşmak ve geleceği birlikte inşa etmek iradesini gösteren herkes Türk’tür. Türk kimliği bir çatı kimliğidir. Bu kimlik bir etnik aidiyeti ifade etmez. Bu bir inancı ve kabulü ifade eder. Bu ulusal birliğin çimentosudur. Etnik kimlikleri ön plana çıkararak Türk ulusal kimliğini etkisizleştirmeye çalışmak, bu millete yapılabilecek olan büyük bir ihanettir. Bu ihaneti kamufle etmek için, etnik kimliği ön plana çıkarmanın demokratik bir hak olduğunu savlamak demokrasinin ne olduğunu bilmemektir.
Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü değerlerini kabul eden, bir sorun çözme yöntemidir. Demokraside, insan haklarına dayanmayan ve hukukun üstünlüğünü kabul etmeyen, hiçbir fikre ve eyleme yer yoktur. Sorun üreten eylem ve fikirler demokratik hak kapsamına girmez. Ulusun birliğini hedef tahtasına koymanın demokratik hak olduğunu söylemek absürttür.
Yaşayarak görüyor ve öğreniyoruz ki; siyasi arenada, ulusun birliğini hedef tahtasına koyanlar at oynatıyorlar. Birde bu yaptıklarına demokratik hak kılıfı geçiriyorlar. Demokratik hak kavramına sığınarak nifak yaratmanın gerçekle hiçbir bağlantısı yoktur. Ülke bütünlüğü için tehlike oluşturan siyasi görüşlerin siyaset sahnesinden silinmesi gerekir. Bu görüşlerin, milli iradenin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmesi ne demokratik bir haktır ve nede bir özgürlük sorunudur. Demokratik hak ve özgürlükler kapsamında bir ırkın siyasi partisi olmaz ve olmamalıdır. İnsanlar bu ırkçı akımlardan, tarih boyunca, çok çekti. Yurtta ve cihanda barışın yolu ırkçılığı etkisizleştirmekten geçer.
DEM söylemleriyle ve eylemleri ile etnik bir gurubun partisi olduğunu, Türkiye partisi olmadığını kanıtlamış gözüküyor. Bu partinin siyaset sahnesindeki ve TBBM’deki yeri yeniden değerlendirilmelidir.
16.Mayıs.2025
Pendik
Emin Varol