Tayfun Kahraman, Gezi olaylarına karıştığı suçlamasıyla 42 aydır tutuklu. Anayasa Mahkemesi (AYM) Tayfun Kahramanın yargılanıp tutuklanmasında “hak ihlali” olduğunu belirleyip yeniden yargılanmasına karar verdi. Anayasa Madde 153 “Anayasa Mahkemesi kararları kesindir…
Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamlarını, kişileri bağlar” der. Ancak, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı tanımadı. Gerekçe “AYM’nin görevi, Yargıtay ve ilk derece mahkemelerince yapılan değerlendirilmelerin ve varılan sonuçların hukuka uygunluğunu denetlemek değildir. AYM, Anayasa’ya hem de kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı hareket ederek yetki gaspında bulunmuştur.” Bu gerekçeye göre; AYM yetkisinin ne olduğunu bilmiyor. Bu gerekçede doğruluk payı varsa durum vahimdir. Yok eğer; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeleri doğru değilse, bu mahkeme AYM’sinin kararlarını tanımıyorsa durum daha da vahimdir.
Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Yapılan bütün işlerin bu sözleşmeye uygun olması gerekir. Onun için AYM kararları “Yasama, yürütme, yargı organlarını idari makamları ve kişileri bağlar.” Anayasal düzende AYM kararlarının herhangi bir kurum veya kişi tarafından tanınmaması kabul edilemez. Düzen ortadan kalkar, kaos oluşur. Acı ama gerçek, bugün böyle bir durumu yaşıyoruz. Ülkede düzen anayasal düzen olmaktan çıkmış, anayasası olan bir düzen haline dönüşmüştür. Anayasa, sadece yazılı bir metindir. Ülkede hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerlidir. İçine düştüğümüz bu sorunlar çukurundan çıkmanın yolu, hukuk devletinin yeniden oluşturulmasından geçer. Ekonomi ve hukuk birbirine göbekten bağlıdır. Hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde ekonomide olmaz. Yatırım ve üretim olmadan ekonomik sorunlar çözüme kavuşturulmaz. Hukuk yatırımcının güvencesidir.
Çağdaş kültürlerin temelini, insanı üstün değer kabul etmek oluşturur. Bu kültürlerde insan onuru dokunulmazdır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, haklarında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan 19 ünlü hakkında 8 Ekim’de soruşturma başlattı. Gözaltına alınarak ifadelerine başvurulan ünlüler, kan ve saç örneği vererek tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar. Bu ünlülerin resimleri, isimleri gazete sayfalarında yerini aldı ve televizyonlarda boy gösterdiler. Uygar toplumlarda özel hayatın gizliliği esastır. Bu ünlülerin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaları özel hayatlarıdır. Bu kendilerini ilgilendirir. Bu şahısların özel hayatlarını hiçe sayarak ifşa edilmeleri kabul edilemez. Bu tip uygulamalar insanların özgürlüğüne müdahaledir. Özel hayatın gizliliği özgürlüğün güvencesidir. Özgürlükte insanın onurudur. Kişilerin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadıklarını belirlemek uyuşturucuyla mücadele kapsamına girer. Bu normaldir. Fakat haklarında işlem yapılan kişilerin kamuoyuna açıklanması, özel hayatın gizliliği ilkesine aykırıdır. İnsan onuru dokunulmazdır ilkesi uygar toplum olmanın olmazsa olmazıdır.
07.Kasım.2025
Pendik
Emin Varol



























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.