• BIST 10268.58
  • Altın 2422.653
  • Dolar 32.2519
  • Euro 34.7873
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 21 °C

İNSANOĞLU ZAVALLIDIR

BARIŞ BAŞARSLAN

Karanlık, sessiz odamda öylece, ne düşündüğümün dahi farkında olmadan girdiğim hayal cenderesinde, nereden çıktı şimdi bu lanet sinek? Gözlerimi kapamışım ve bir devrimin izlerini sürüyordum hâlbuki. Şimdi tüm dinginliğimi, rahatımı, keyfimi onu odadan çıkarmak için mi bozacağım?

Bu sinek o çirkin vızıltısını çıkardıktan sonra, nasıl da farkına vardım rahatlığımın! Şimdi kim kalkacak, ışığı yakacak, kapıyı açacak, ona canavar gibi saldırıp yakalayacak, ya da odadan çıkaracak? Düşünmesi bile nasıl da yoruyor adamı! Çaresiz, durup izlemeli sineği; bakalım ne yapacak?

Daha kanımızı emen küçük bir sinek ile baş edemezken, hayallerde bir devrimin izini sürmek de ayrı bir macera ama olsun, insan düşlerinde sınırsız özgürlük hakkına sahiptir!

Neyse...

Ne kadar garip bir canlı şu sinek, ne kadar da inatçı... Bir keresinde üniversitedeyken karıncanın küvetten tırmanıp dışarı çıkma çabasını izlemiştim. İlk aklıma gelen, "karınca sen nereden geldin de buraya düştün? “Fakat o karıncanın neredeyse dümdüz, kaygan ve biraz da nemli olan o küvette, kendi hacminin bilmem kaç yüz bin kat büyüklüğünde olan o küvette, üç dört saat tepelere tırmandığını görünce, onun oraya nasıl düştüğü çok da enteresan gelmedi bana. Biz ki insanoğlu sandalyeden düşünce zor toparlanıyoruz, neye uğradığımızı şaşırıyoruz. Başımızı bir yere vurunca binlerce hücremiz ölüyormuş mesela... Fakat o karınca öyle mi? Nasıl olur da kendi hacminin bilmem kaç yüz kat büyüklüğündeki eğik ve nemli olan bir yüksekliğe, o kadar kısa sürede tırmanıp da, düşer düşmez anında toplanıp da... Yeniden hedefe kilitleniyordu. Biz, insanoğlu değil mi üçüncü kattaki ofise merdivenle çıkınca nefes nefese kalan? Bir karınca nasıl olur da daha dirayetli olurdu insanoğlundan?

Neyse, benim gözüm hala sinekte. Kulağımda... O bozulmuş mikrofon gibi çıkardığı ses, acaba o küçücük bedeninden nasıl çıkıyordu? O minicik hayvan bu kadar gürültüyü tek başına nasıl çıkarabiliyordu? Onun bu sesi, odanın sessizliğinden mi kaynaklanıyordu? Aynı saatin tik-takları gibi sinir bozucuydu. Hele ki son viteste giden bir arabanın hızıyla kendini duvardan duvara vurmasına ne demeliydi? Sanki saniyede 100 km. hız ile pike yapıyordu duvara.

Yok yok... İnsanoğlu zavallı. Akıl var da, ihtiyaçlarını karşılamıyor. Bir karınca, bir sinek kendi kendine fazla bile gelirken, hangi insanoğlu kendi kendine yetebiliyor.

Her ne kadar teknolojinin kolaylaştırdığı bir yaşam biçimini benimsemiş olsak da, anlık bir elektrik kesintisi ile hayat durmuyor mu? İnsanoğlu öyle gariptir ki; kendi yarattıklarının hükmü altına giren tek canlıdır. Kendi yarattıklarına bağımlı olmak da o kadar ustalaşmış ki!

İnsanoğlunun en önemli özelliği aklı tabi ki... Fakat bir özelliği daha var; "egoları." Psikolojide "benmerkezcilik" denir, dindarlar "nefs" kavramını kullanırlar. Toplumda "kibir", aşkta "ihtiras", ticarette "çıkarcı", argoda "beleşçi" diyenler de var. Arkadaşlıklar arasında "menfaatçilik" kavramı ile suçlamaya dönüşür, sosyal hayatta "bencil", kitaplarda "beniçinci", siyasette "oportünist", felsefede "narsist" şeklinde karşılık bulur. Kavramların karşılığı çok da önemli değil ya, toplumun hemen her alanına farklı kılıklarda sinsice nüfuz etmiş, en güçsüz yanımızdır egolarımız...

İnsanoğlunun yenemediği tek bir şey varsa, o da kendisidir. Yani egolarıdır. Hatta benmerkezciliği, nefsi, kibri, ihtirası vs. Ticaretin, vahşi kapitalizmin doğal sonucu olan "rekabet kültürünün" bunca arttığı bir dönemde ise, uzunca bir süre daha egolarına yenik düşecek gibi insanoğlu.

Aslında tüm savaşların, cinayetlerin, kanatmanın, vahşetin asıl nedeni üstünlük sağlama psikolojimiz ve hedef diyerek anlamlandırmaya çalıştığımız egolarımız değil de nedir?

Aslında adına hedef deyip de, kendini o küvette tırmanmaya çalışan sebatkar bir karınca zanneden insanoğlunun, birbirini öldürürken yaptığının, odamda kendini duvardan duvara vuran "mazoşist" sinekten farkı nedir?

Hitler'in faşizmi, idealist olmasından mı, egoist olmasından mı kaynaklanıyordu? Ya da bir Voyvoda'nın, Deli Petro'nun yaptıkları egolarını tatmin etmekten başka neydi?

Hep lanetlediğimiz o nükleer silahları bulan insanoğlunun ihtiyaçları mıydı, egoları mıydı?

Neyse ki; insanoğlu egolarına bağımlı olduğunu kabul etmez. Çünkü bu kabule yine egoları izin vermez!

 

Yani, insanoğlu kendi kendini hiçbir zaman yenemeyeceği, hatta her zaman kendi kendine yenileceği bir kısır döngü içinde, Dünya'yı ve doğayı işgal etmeye devam edecektir.

 

 

 

                                                                               

 

Bu yazı toplam 377 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.