Güçlünün gücünü vicdanların onaylamayacağı tarzda kullanması zulümdür. Zulüm yapana da zalim denir. Suç ve ceza orantılı olmalıdır. Bu oranı vicdan belirler. Bu adaleti oluşturur. Onun içindir ki vicdanın onayını alan her olgu adildir. Adil olan her olguda vicdanidir.
Zalim için bunlar geçerli değildir. Zalimin kriteri vicdan değil, keyfinin, canının istediğidir. O adaletin tecelli yeri olan yargıyı işlevsiz hale getirmekte bir sakınca görmez. Yargıyı kullanarak kendi zulmüne yargı kılıfı geçirir. Zalim için demokrasi, insan hakları, adalet söz konusu değildir. Yaptıklarında belirleyici olan kendi isteğidir. Eğer zalim ülkenin başında ise diktatördür. Her diktatör zalim değildir ama zalimse diktatördür. Devletin gücünü kullanarak, vicdanların onaylamayacağı uygulamaları yapmak ne idareciliktir, nede mertliktir. Devletin gücünü kullanarak, suç icat edip, rakiplerini etkisizleştirmeye çalışmak, egemenlik hakkının milletin olduğu ilkesine aykırıdır. Milletin egemenlik hakkını çiğnemek anayasaya aykırıdır. Buda iktidarın meşruiyetini ortadan kaldırır. Çünkü, devletin gücünü kullanacak konuma gelmek için, anayasaya bağlı kalacaklarına yemin ederler. Bu yemine uymayan iktidar meşruiyetini kaybetmiştir. Bu iktidarın devam etmesi, milletin egemenlik hakkının gasp
edilmesidir. Milletin egemenlik hakkını gasp eden bir iktidar tarafından yönetildiğimize yaşayarak tanık oluyoruz. Bizi ayakta tutan değerlerimizin çürüdüğünü, yargının işlevsizleştirilip siyasetin sopası haline getirildiğini, siyasi rant uğruna insan haklarının çiğnendiğini, demokrasinin “D” sinin bile kalmadığını, hakkın yerlerde süründüğünü, hayat pahalılığının yaşamı zehir ettiğini, yaşayarak, görüyoruz.
Yargı adaleti çiğneyen değil, adalet dağıtan bir kurumdur. Hukuka uygun bir dava sürecinde, savcı soruşturma safhasında bütün kanıtları toplar ve zanlıyı yargıya teslim eder. Soruşturma safhasında bütün kanıtlar toplanmış olduğu için iddianame en kısa sürede hazırlanır ve dava başlar. Karar için gerekeli olan her şey hazır olduğu için en kısa zamanda yargı kararını verir ve dava biter. Sanık suçlu ise mahkum, değilse özgür olur. Bugün böyle bir yargı süreci söz konusu değil. Sanık aylarca, yargıç karşısına çıkarılmadan, tutuklu kalıyor. İddianame hazırlanmıyor ve duruşma başlamıyor. Duruşmanın sonunda sanık beraat ederse, haksız tutukluluk ne olacak? Ülkede böyle binlerce olay var. Bu yargı eliyle yaratılan bir hukuksuzluktur. Hukuksal bir kurum olan yargının hukuksuzluk üretmesi bir garabet değil de, nedir?
Son zamanlarda CHP’li belediyelere yapılan operasyonlar, adalet açısından, ölçüsüz utanç verici bir durumdur. Milletin seçmiş olduğu belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, uydurma ithamlara dayanarak tutuklandı. Aradan uzun bir süre geçmiş olmasına karşın, daha iddianameler hazırlanıp duruşmalar başlamadı. Bu tutukluların beraat etmesi halinde, haksız ve hukuksuz özgürlüklerinden yoksun bırakılmış olmaları ne olacak?
“Zulüm payidar olmaz.”
23.Ağustos.2025
Pendik
Emin Varol