• BIST 9079.97
  • Altın 2324.319
  • Dolar 32.3625
  • Euro 34.9486
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 14 °C

İnsanın dış Yüzü Karakterin Aynasıdır

ANALİZ/ ODABAŞ

İnsanın dış yüzü içindeki iyiliğin veya kötülüğün adeta temsilcisi gibidir. Kişi içten neye nasıl bakarsa  her şeyi öyle görür.

Bu bakma hali ruhsal derinliklerden gelerek  tüm yüz hatlarıyla bedenin üzerine oturur. İçten pazarlıklı kötücül kişilerin yüzlerine baktığınızda, o insanlar hakkındaki gerçeği görmeniz uzun sürmez. Yüzlerine kin ve nefret bulaşmış kişiler maskelenmiş görüntü takmış olsalar da, içteki karanlıklarını  kapatmaya güçleri yetmez.

İstisnalar hariç olmakla birlikte, insan aslında kendi yüzüyle, kendi kimliğini apaçık ortaya koyar. Çünkü, çirkinlik ve hasetliğin ortaya çıkma gibi kötü bir  huyu vardır. Maskeleme yaptıklarını sanan çirkin kötücül kimseler yüzleriyle kendilerini ifşa etmekten ne dün, ne de bu gün asla kurtulamamışlardır.

İnsanın yüzüne yapışan çirkinlik dilce kapatılmaya çalışılsa da, içte olan biten ne varsa dış yüzeye taşar ve  istem dışı olarak size kendi bedeniyle apaçık  sunar. Yani aslında, insanın kendi karakterini saklayabilmesinin mümkünü yoktur.

Yüz insanın gönül aynasıdır.

Gönlünüzde ne varsa yüze de o yansır. Gönlü güzel insanların çoğunluğu şöyle incelendiğinde yüzdeki parlaklığı görmeniz uzun sürmez.

İçte öylesine güzel bir enerji taşımaktadırlar ki, bu enerji en karamsar insanı dahi etkisi altına alarak, kişinin enerjisinin nereden kaynaklandığını sorma gereği duymasına neden olur.

İnsan, kendi ruhundan dışa taşan enerjinin bütünlüğüdür. Bir insanın içteki iyiliği ya da kötülüğe yatkınlığını aslında bizler fark ederiz. Fakat, tam manasıyla ruhsal ikilemlerden  dolayı onun kötü olduğu gerçeğini kendimizden saklama gereği duyarak, bize yapılacak olan kötülüğü de baştan kabul ederek  savunmasız bırakırız kendimizi..

Çoğu zaman ise ‘’Ben bundan bunu hiç beklemezdim hiç' te renk vermemişti’’ diyeceğimiz insanların bize karşı olan kötü tutumlarının zararlarını ruhumuzda hissettiğimizde nerede yanlış yaptığımızı sorgulamaya kalkarız. Aslında en baştan beri rengi bellidir İnsan dediğinin... Sadece gönlü ve ruhu güzel olan insanlar bunu görmekte acele etmedikleri için, olası tehlikelerin içinde insandan gelen o yıkıcı  zararlarla belki de yaşamdan ders alma adına,bilge olabilme yolunda ilerlemek için kötülüğün yapılmasına gönüllü olarak izin verirler. Bir insanın ruhunda eğer iyiliğe güzelliğe insan kalabilmeye yatkınlığı yok ise, kim ne yaparsa yapsın onu kötücül amaçlarından geri çeviremez.

Ruhları kötülükle yoğrulmuş, iyiliğe dönmemiş ve yüzleri tıpkı ruhları gibi kararmış kimselerin  beslenme alanları iyilik değil salt kötülüktür. Bu tür kötülükle beslenen insanların kalplerinde:

Kime nasıl zarar veririm? Kimin nasıl canını yakarım? düşüncesi yer aldığı için; Onlar yaşamları boyunca kişilere zarar verdikleri sürece hayatta kalmayı başarı sanırlar ve ölümleri halinde de hep öyle kötü bir insan olarak hatırlanırlar...

İnsanın bedenine doğuştan yüklenen ruhu onun elbisesidir... Elbiseyi istediğiniz kadar güzelleştirin eğer içinizde iyiliğin mayası tutmamışsa sonuç etrafınızı yakıp yıkmak olacaktır...

Bu yazı toplam 1531 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.