• BIST 9693.46
  • Altın 2509.823
  • Dolar 32.5759
  • Euro 34.7692
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

Acıma Duygusu ve Vicdan..

ANALİZ/ ODABAŞ

  Vicdanların ağırlığı altında ezilenler son mahkemelerini karara bağlayamazlar. Bizlerin iki hukuk düzeni vardır biri dış, diğeri ise iç hukuktur. Dış hukukta kitlesel kararlar alınırken, iç hukuk bireye yönelik kararlar verir. Burada iç sesinize kulak vermek zorundasınız. İnsanların suçlu veya suçsuz olduklarını iç hukukumuz belirler. Vicdan ise duygusal dünyamızın cevap anahtarını taşır. Karmaşıklığımıza son verir. Yeni kararlar almanızı sağlayan vicdanın ta kendisidir. Vicdani kararlar aldığınızda geriye dönmeniz mümkün olmaz. Çoğu insan vicdan duygusu altında kalarak seçimlerini yapmaya çalışır ancak çoğu zaman bu gerçekleşmez.Çünkü acıma duygusu bazen vicdanla karıştırılarak alınmaması gereken kararların alınmasına öncülük eder. ikili ilişkileri ele aldığımızda çoğu kez insan acıma duygusuyla vicdan arasındaki gerçekliği göremeyip kendi yaşamının geri kalan kısmını elleriyle bir başkasına teslim etmekle karşı karşıya kalmıştır. Buna örnek olarak biten evliliklerde kişiye  ikinci bir şans verilmesi  vicdanın iç huzursuzluğundan değil, acıma duygusuyla gerçekleşmektedir. Kişi geçmişte değer verdiği ve hayatını paylaştığı insanı zavallı durumda kalmasına gönlü razı olmadığından tekrar yaşamına geri almıştır. Ve yanlışın en büyüğünü de burada kendisine   yapmıştır. Kendi hayatını yok sayan insanların yaptıkları yanlışlar sadece kendi hayatlarına zarar vermemiş, bütün aile bireylerinin temelden sarsılmasına sebep olmuştur. Vicdani sorgulamalarının yapılmadığı iç hukukta kişi daima mutsuzluğa doğru yol alarak ruh dünyasını dumura uğratmıştır. …. Acıma duygusu çoğu kez insanın başına olmaz felaketler açmıştır. Sevme duygusunu acıma duygusuyla karıştıran insanoğlu bunun suçunu hep vicdanına yükleyerek kendisini kandırmayı seçmiştir. Eşini boşamayı düşünüp bunu hayata geçiremeyen kadına “neden bunları çekiyorsun boşan “dendiğinde verilen  cevaplar çok şaşırtıcıdır….! “ben onu bırakırsam intihar eder bensiz yaşayamaz” demiştir. Acıma duygusuyla vicdanın yargılamasını yapamazsınız, bu duygu vicdani yönünüze ağır baskı yapar. Biz sevdiğimizi acıdığımız için sever acıdığımız için yaşamlarımızdan çıkartamayız… Gerçek aşk ve sevgi acıma duygusuyla vicdanın önünü kapatarak yüreğinizi ele geçirir. Yaşamlarımız vicdanın ağır yükü altında köreltilmiştir. Kendi hayatını mutsuzluğa hapsetmiş sayısız kadın ve erkeklerimiz vardır. Bu gün Profesör unvanı alanlar mesleğinin zirvesindeyken kendi yaşamlarının kararlarını alamamışlardır. Yüzbinlerce öğrenciye bilgi aktaran ilim insanları vicdanın ağır yükü altında ezilmişlerdir. Acıma duygusu karşı tarafın size dayattığı  psikolojik baskıdır. Burada kişi sadece kendi narsistliğini devreye koyarak sizi duygusal olarak kullanmaya başlar. Bedensel gelişimini tamamlayıp iç gelişimi eksik olan her insan duygusal boşluğu dolduracak yeni kurbanlar arar. Ve siz bunların hayatlarını kolaylaştırmadan öteye geçemezsiniz. Adanmış hayatlarda yitiriyoruz yıllarımızı... Acıyoruz sevdiklerimize inanıyoruz, bizsiz hayat sürdüremeyeceğine …. Onların kendileri olmalarına bir türlü izin vermiyoruz. Yüklenilen ağırlıklarla boş yaşamlarla uğraşıyoruz. Sevdiğimizden değildir tüm bu yapılanlar, acıma duygusuyladır.  Bedensel gelişimini tamamlamış, ruhsal yönden gelişememiş insanları hayatlarımıza alıyor onlara yardım ettiğimizi sanıyoruz. Gelişmesi tamamlanmamış insanlardan anne babalar meydana getirip  çocuklarımıza sağlıksız hayatlar sunuyoruz. Mutsuz ve ne istediğini bilmeyen insanlarla yaşamlarımızı bölüşüyoruz. Vicdani duygumuzla yeni kararlar alamıyor, yolumuza sürekli engeller çıkartıyoruz. Bir yanımız kaçıp kurtulmak isterken, diğer yanımız orada kalmamızı söyleyerek bizleri geri itiyor. Vicdani yönümüz bir bakıma kullanılmaktadır. Sizin acıma duygunuzu çok iyi bilenler sizler farkında olmadan duygusal sömürüyü gerçekleştirmenin gururunu yaşamaktadırlar. Vicdan iç hukukun temelidir sizin iç hukukunuz ne kadar doğru kararlar alırsa sizde o kadar doğruluk içinde yaşarsınız. Mutluluk ve umutlarınız kapınızdayken içeri alın sizi sevmeyen insanlarla sırf vicdanın ezikliği yüzünden ömür tüketmeyin. Çünkü bu insanların sizi anlayacak ve sevecek yürekleri yoktur. Onlar haylaz bir çocuk gibidirler daldan, dala atlar yeni kurbanlar peşinde koşarlar. Siz bu insanların hayatlarında sadece geçici olarak kalırsınız…. Ve yaşamınız bitme noktasına geldiğindeyse çok geç kaldığınızı anlarsınız … Çünkü değiştirecek hiç bir şeyiniz kalmamıştır… Sadece geçen yıllarınıza yanarsınız. Acıma duygusu bir dönem sonra size geri döner ve sizler de acınacak duruma düşersiniz… Boş ve anlamsız bir yaşamdan bulduklarınızla yetinerek kendinizi kandırmaya çalışırsınız. Ve yine vicdanınıza suçu yükleyerek acınızı hafifletmeye çalışırsınız, ancak içinizdeki acı hiçbir zaman hafiflemez gün geçtikçe, yaş ilerledikçe, el ayaktan düştükçe bu yükün ağırlığını omuzlarınızda hissedersiniz… Heyhat ki… Vakit çoktan geçmiştir…

Bu yazı toplam 792 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.