Yargı bir devletin temelidir. Yargı adalet dağıtan kurumdur. Bunun içinde yargı kararlarına saygı duymak gerekir. Ancak yargının yargı olabilmesi için tarafsız ve bağımsız olması zaruridir. Tarafsız ve bağımsız olmayan yargı sözde yargı, özde tarafsız ve bağımsızlığını ortadan kaldıran güçlerin güdümündedir. Böyle bir yargının kararlarına saygı duymak yargıyı güdümüne alan güçlere saygı duymak anlamına gelir. Bu siyasilerin yargıyı kullanarak siyasi çıkar sağlamalarına zemin hazırlar. Milli irade yargı yoluyla ipotek altına alınır. İktidar gücüyle, iktidar yanlısı bir yargı oluşturmak yargının meşruiyetini ortadan kaldırır. Meşruiyetini yitirmiş bir yargının kararlarına saygı duymamak, demokrasinin gereğidir ve hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalışmaktır.
İçine düştüğümüz durumdan çıkmanın yolu, hakkın egemen olduğu bir düzen kurmaktan geçer. Bunun içinde yargı adına karar veren bir takım kuklaların vermiş oldukları kararları tanımamak gerekir. İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu, CHP İstanbul İli Genel Kurulunun iptali kararı ibretliktir. Savcılığın yapmış olduğu dokuz başvuru mahkemelerce kabul edilmemiş nihayet savcı onuncu başvuruda uygun bir yargıç bulmuş ve bu yargıç tek başına böyle ucube bir karar vermiştir. Bu kararı veren yargıcın tarafsız ve bağımsız olduğunu kabul etmek mümkün mü dür? Yargı kararına saygı duymak gerekir diyerek bu karara saygı duyulması gerekir demek, tarafsız ve bağımsızlığını yitirmiş bir yargının meşruiyetini kabul etmek olur. Bu hukukun korunmasına değil, hukuksuzluğun meşrulaştırılmasına yol açar.
İktidar, devletin gücünü kullanarak, yargıyı güdümüne almıştır. Yargı bağımsız ve tarafsız değildir. Dolaysıyla meşru değildir. İktidar yargının gücüyle siyasete yön vermenin peşindedir. Yargı kararlarına saygı duymak gerekir kuralının arkasına sığınarak, muhalefeti etkisizleştirmeğe çalışmaktadır. İktidarın güdümünde olan bir yargının kararlarına saygı duymak hukuksuzluğun ta kendisidir. Ülkede hukuk değil hukuksuzluk egemendir. Bu gidişle yaşam koşulları daha da ağırlaşacaktır.
Çin dönüşü, AKP’li Cumhurbaşkanı, uçakta “Vah memleketim vah, ne hallere düştün” diyerek bir itirafta bulundu. Sanki iktidar değil de muhalefet. Bu sözleri sarf eden 23 yıldan beri bu ülkeyi yönetiyor. Ülkenin geldiği konumdan hiç sorumlu değilmiş gibi. Demokrasiyi rafa kaldırdık. Anayasal hakkını kullanmak isteyeni, ağızını açanı hemen içeri atıyoruz. Milletin iradesiyle göreve getirilmiş belediye başkanlarını ve belediye çalışanlarını, iftiralara dayanarak hapislerde tutuyoruz. Tutuksuz yargılanmaları gerekirken tutuklu yargılanmalarına karar veren yargı, beraat etmeleri halinde, haksız ve hukuksuz bir şekilde, özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarını nasıl telafi edecek? Ülke ekonomisi çökmüş durumda. En önemli sorun geçim sıkıntısı. İktidar koltuk sevdası peşinde. “Keçi can derdinde, kasap yağ derdinde”.
06.Eylül.2025
Pendik
Emin Varol