• BIST 10125.46
  • Altın 2997.875
  • Dolar 34.8702
  • Euro 36.7728
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 3 °C

Dramatik

Emin Varol

 

 

Bir süre önce, doğu illerinden birinde, geçimini mısır satarak sağlayan birinin mısır tablasına belediye zabıtalarınca el konuldu. Şahıs, belediye zabıtalarına, geçimini mısır satarak sağladığını, tablasına el konulması halinde, akşam eve ekmek götüremeyeceğini, tablanın kendisi için hayati öneme sahip olduğunu söylemesine rağmen zabıtalar tutumunu değiştirmedi. Bunun üzerine, şahıs üstüne benzin dökerek kendini ateşe verdi. Yaralı olarak hastaneye kaldırıldı ve bir müddet sonrada hayatını kaybetti. Mesele kapandı gitti. Aslında bu olay üstünkörü geçiştirilecek bir olay değil, ülkenin dramatik durumunun bir göstergesidir.

Devlet niçin var? Devletin birinci görevi yurttaşların can güvenliğini, ikinci görevi de mal güvenliğini sağlamaktır. Bu görevlerini yerine getirmeyen bir devletin meşruiyeti tartışılır duruma gelir. Bu olayda devlet vatandaşın malını gasp etmiş ve canını kaybetmesine neden olmuştur. Zabıta kamu görevi görür, bir anlamda devleti temsil eder. Devletin işleyiş sistemi, kamu görevi görenlerin inisiyatif kullanmalarına olanak tanımamaktadır. Bu da devletin bir hukuk devleti olmasına engel olmaktadır. Devlet bir hukuk devleti değil bir kanun devletidir. Hukuk devletinin en büyük dayanağı vicdandır. Vicdanın olmadığı yerde hukuk devleti olmaz. Söz konusu olaya gelince; kanun veya kurallar mısır satıcısının tablasına el konulmasını gerektirse bile, bunun doğuracağı sonuçlara vicdan onay vermeyeceği için, bu kurallar hukuk devletinde uygulanmaz. Kanun devleti de devletin meşruiyetini ortadan kaldırır. Devletin görevi, mısırcının tablasına el koyarak düzeni sağlamak değil, mısırcının geçimini sağlayacağı daha uygun şartları yaratmaktır. İşportacı kovalayan belediye zabıtalarına hukuk devletinde rastlanmaz. Bunlar kanun devletinde olan ve hukukun paspas edilmesini sağlayan varlıklardır. Yurttaşın geçim koşullarını düzelmek ve daha rahat bir yaşam ortamı hazırlamak devlerin görevleri arasındadır. Bu görev mısırcını tablasına el koymakla veya işportacı kovalamakla yerine getirilmez. Uygulanması halinde insan hayatının kaybına yol açacak hiçbir kanun ve kurala vicdan onay vermez. Mısırcının hayatını kaybetmesine yol açan zabıtalara devlet vicdanlarının sesini dinleme olanağını tanımış olsaydı bu vahim olay gerçekleşmeyecek ve devlette meşruiyetini yitirmemiş olacaktı.

Deveye demişler ki boynun niçin eğri? Deve de benim nerem doğru demiş. Devletin neresi doğru ki hukuk devleti olma tarafı doğru olsun? Anayasamızda devletin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu yazar. Bu özelliklerin hiçbiri devletimizde yok. Tek adam rejiminin egemen olduğu bir devlette demokrasiden bahsetmek söz konusu olamaz. Demek ki demokratik bir devlet değiliz. Okul müfredatı dinselleştirilmiş bir eğitim sisteminin etkin olduğu bir toplumda laiklikten bahsetmek boşunadır. Ekonomik koşullar elvermediği için devletin sosyal yönü de işlevsiz durumda. Hukuk devletine sıra gelince, yargının siyasallaştırıldığı bir adalet sisteminde yargıçların vicdanlarının sesine uyarak karar vermelerini beklemek bir hayalden öte başka bir şey değildir. Ülkeye sahip çıkarsak, önümüzdeki seçimlerde, karanlıklardan aydınlığa çıkmanın yolunu açarız.

Bu yazı toplam 1515 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.