Böbreklerin iflas etmesine yol açan yüksek tansiyon sinsice ilerlediği ve fark edilemediği için hastaların ölümlerine neden olmaktadır.
Gece sık idrara çıkma, idrarda köpüklenme, ağız kuruluğu, şiddetli baş ağrıları ile kendini gösteren hastalık ilerlediğinde diyaliz tedavisi ya da böbrek nakli gerektiren sonuçlara varıyor.
Her diyabet ya da tansiyon hastası böbrek yetmezliği yaşayacak anlamına gelmiyor ancak böbrek yetmezliği açısından en büyük risk grubunu tansiyon ve diyabet hastalarının oluşturduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Memorial Hizmet Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Bilal Görçin, kronik böbrek yetmezliği ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Böbrekler vücutta pek çok hayati fonksiyonu destekliyor
Böbrekler vücutta sadece idrar üretmez. D vitamininin aktif hale gelmesi, kan üretimi, vücuttaki toksik maddelerin dışarı atımı gibi birçok hayati fonksiyonun çalışmasında da etkilidir. Böbreklerin bu fonksiyonlardan birini ya da birkaçını kaybetmesine kronik böbrek yetmezliği adı verilmektedir.
Kronik böbrek yetmezliğinin olası belirtileri şöyle sıralanmaktadır:
Diyabet ve tansiyon hastaları zaten sürekli doktor kontrolünde olduklarından böbrek yetmezliği başlangıcında bu hastaların testlerinde idrarda protein çıkar.
Tansiyonu normalde yüksek olmayan diyabet hastalarında birden yüksek tansiyon görülür.
Böbrekler fonksiyonlarını kaybettiği için kan üretilemez ve kan eksikliği görülür.
Kemik metabolizma bozukluğu görülebilir.
İdrar azalır.
Vücut şişkinliği görülür.
Ağız kuruması yaşanır.
Gece idrara kalkmada artış olur.
Çabuk yorulma görülür.
Köpüklü idrar görülür
İdrarda kan olabilir.
Şiddetli baş ağrıları yaşanır.
Her kronik böbrek yetmezliği hastası diyalize girmez
Böbrek yetmezliği temelde iki gruba ayrılır. “Akut böbrek yetmezliği” düzelebilir sebeplerden dolayı böbrek fonksiyonlarının geçici olarak bozulmasıdır. Böbreklerde hiçbir sorun yoktur ancak geçirilen özellikle ishal, zatürre gibi ciddi bir enfeksiyon sonucu veya kullanılan bazı ilaçlar ya da ameliyatlar sonrası böbrekler geçici olarak yetmezliğe girebilir. Kronik böbrek yetmezliği ise böbreklerde fonksiyon gören hücrelerin geri dönüşümsüz kaybı sonucu oluşmaktadır. Fonksiyon kaybının derecesi önemlidir. Böbreklerdeki fonksiyon kayıpları %85-90 oranlarına vardığı zaman hastalar ya diyalize girerler ya da nakil olurlar. Ancak %50-90 arasında bozuk olan kronik böbrek yetmezliği hastaları diyalize ya da nakile gerek kalmadan polikliniklerde takip edilebilirler. Şuan ülkemizde yaklaşık 1 milyona yakın kronik böbrek yetmezliği yaşayan hasta bulunmaktadır. Bunlar arasında yaklaşık 60 bin kişi diyaliz tedavisi almaktadır. Yani her kronik böbrek yetmezliği hastası diyalize girmemektedir. Böbrek fonksiyonlarının %90’ını geri dönüşümsüz kaybettikleri zaman artık yaşamaları için bu hastaların ya hemodiyalize girmeleri ya da böbrek nakli olmaları gerekir.
Diyalize giren her 100 hastanın 55-60’ı diyabet ya da tansiyon hastası
Akciğer, kalp ve böbrekler birbirine bağlı çalışan organlardır. Her diyabet ya da tansiyon hastası böbrek yetmezliği sorunu yaşamamaktadır ancak diyabet veya tansiyonu kontrol altında tutulmayan ve uzun yıllar bu hastalıklarla yaşayan kişiler ilerleyen dönemde büyük çoğunlukla böbrek yetmezliğine yakalanır.
Ülkemizde diyalize giren her 100 kronik böbrek yetmezliği hastasının 55-60’ı diyabet ya da tansiyon hastasıdır. Bu hastalıkların kontrolü ne kadar iyi yapılırsa böbrek yetmezliği de o kadar geç gelir. Bunun en önemli sebebi günümüzde gelişen teknoloji ile beraber tedavi süreci ve ilaçların kalitesindeki artış gibi sebeplerle diyabet hastalarının yaşam sürelerinin uzamasıdır. Önceden şeker hastaları böbrek yetmezliği gelişene kadarki süreçte yaşamlarını yitirmekteydiler. Diyetle, tansiyonu ayarlamakla, diyabeti ayarlamakla, ilaç kullanmakla başlayan böbrek hasarı durdurulamaz ancak yavaşlatılabilir. Yüksek tansiyon böbrek yetmezliğindeki bir diğer önemli hastalıktır ve hastaların genelinde zaten diyabet ve tansiyon bir arada görülmektedir.
Nakil için hastanın mevcut hastalıkları göz önünde bulunduruluyor
Böbrek nakli, kronik böbrek yetmezliğinin en uygun tedavisidir. Böbrek takıldıktan sonra bir uyumsuzluk yaşanmazsa hastanın 3-4 ayda bir kontrolleri ve rutin kullandığı ilaçlar dışında günlük yaşantısına devam edebilir. Kadınlar için doğuma engel teşkil etmez. Erkekler için çalışmalarına engel teşkil etmez. Ancak hastanın uygun vericisi yoksa kadavra listelerine yazılırlar ve bu dönem içerisinde diyalize girerler. Diyaliz de gayet iyi bir tedavi yöntemidir. Şuan ülkemizde 100 tane kronik böbrek yetmezliği hastasının 90’ına diyaliz tedavisi verilmektedir. Ancak %10’una canlı veya kadavradan böbrek nakli yapabilmektedir. Bunun yanında böbrek nakli yapılabilmesi için hastanın kalbinde ve ciğerlerinde bir sorun olmaması, vücudunda enfeksiyon bulunmaması gerekmektedir. Hasta kanser olmamalıdır. Eğer bu hastalıklardan biri veya birkaçı mevcutsa o hastaya böbrek nakli yapılamaz ve hayatına diyalizle devam eder. Bu, korkulacak bir durum değildir. Diyaliz ile de hastalar yaşamlarına devam edebilirler. Tek kötü yanı; haftanın 3 günü bağlı bulundukları merkeze gelmektir. Bu hastalarda idrar yapılamadığı için sıvılar vücutta birikir ve diyaliz uygulaması esnasında 3-4 kg birden verilerek vücuttan atılır. Bunun dışında hasta ilaçlarını düzenli kullandığı sürece günlük yaşamına devam edebilmektedir. Nakil şansı olan hastalara da hem nakil hem diyaliz süreçleri anlatılır ve tedavi yöntemi seçimi tamamen hastaya bırakılır. Ancak bazı hastalarda mevcut hastalıkları veya bulunan verici böbreğin kendisine uygun olmaması durumunda hastaya nakil tavsiye edilmez. Bu gibi durumlarda uzman önerisi dikkate alınmalı, nakil için ısrarcı olunmamalıdır.
Diyabet ve tansiyon hastalarına böbreklerini korumak için öneriler
Diyabet ve tansiyon hastaları böbrek yetmezliğinden korunmak için bu önerilere dikkat etmelidir:
Tansiyon hastalarının ideal tansiyonu 14-9’dur. Tansiyon bir kez bile yükselse özellikle genç yaşlarda; bunun böbrek kaynaklı olup olmadığı araştırılmalıdır.
Tuz mümkün olduğunca az tüketilmelidir.
Diyabet hastasının ideal şekeri 120 olmalıdır. Gerekirse insülin kullanılmalı ya da dozu yükseltilmelidir.
Kilo alınmamalıdır.
Sigaradan uzak durulmalıdır.
Ailede böbrek hastalığı, taş hastalığı, böbrek iltihabı, enfeksiyon atağı veya tek böbrek hastalığı olan kişiler dikkatli olmalı, kontrollerini ihmal etmemelidir.
Kolesterole dikkat edilmelidir.
Bol su içilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.