• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 18 °C

Hangi Ara Büyüme Kaydettik?

ANALİZ/ ODABAŞ

Ülkemizi yönetenlere göre,ekonomimiz Aralık ayında yüzde on birlik  bir  büyüme rekoru elde etmiş. Tüik’in süsleyerek verdiği ancak, yama tutmayan çift rakamlı enflasyon verileri ülkenin borç batağına saplandığını  gözümüzün içine sokmasına rağmen, Israrla hala büyüme kaydediyor olmamızı  millet olarak henüz kavrayabilmiş değiliz.  Neye ve kime göre büyümüşüz? Eti Sırbistan’dan alıyoruz, samanı bir başka ülkeden ithal eder hale geldik.  Kendi tütünümüz varken onu da Avrupa’dan almaya çalışıyoruz. Şeker pancarından elde ettiğimiz ve iç piyasaya sürdüğümüz şekerimiz de KHK’ dan nasibini alarak gerekçe dahi göstermeksizin bir gecede kapattık. Ahali konuyla ilgili olarak, geçtiğimiz haftalarda şekeri artık başka bir Avrupa ülkesinden ihraç edeceği müjdesini verdiler. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş savaşı sonrasında köylünün kalkındırılması ve tarım politikalarını destekleme adına yaptığı tüm kazanımlarını  ‘’zarar ediyoruz’’ gerekçesiyle üç kuruşa satarak dışa bağımlı bir ülke haline geldik.  Hangi ölçek doğrultusunda büyüme kaydettik?   Büyüme kaydettiğimiz tek alan; arazi mafyacılığı…  Nerede yeşil alan varsa, onu yasal kılıfa uydurup yandaş şirketlere peşkeş çektik. Vatandaşın değerli arazilerine göz dikip, türlü yalanlarla ele geçirip, fahiş fiyatlar karşılığında yandaş müteahhitlere sattık. Orman arazilerini imara açıp, partizan para babalarının sırtlarını sıvazlayıp tripleks villalar yapmasına izin verdik. 15 yıldır ne iç, ne de dış politikada bir türlü ayar tutturamayıp ülkemizin itibarını yerle bir ettik.  Yerin bin metre altında ekmek parası uğruna çalışmaya zorlanan ve taşeron partiliye satılan 350 emekçi madencilerimizin kömür karası kesilmiş ölü bedenlerine bakarak, vicdani sorumluluk dahi  duymadan  ohh!!   ‘’ne güzel ölmüşler’’deyip sevindik. Yolsuzluklara arka çıktık, tecavüzlere arka çıktık,  9 yaşındaki kız çocuklarının evlenmesine fetva veren ahlak yoksunlarını Diyanet Başkanı yaptık. Hz. Nuh Peygamberi diline dolayan sözde akademisyenleri baş tacı edip, Nuh tufanı sırasında oğlunu cep telefonuyla aradığını söyleyen bilimden, ilimden bir haber olan  maaşlı profesörlere görev verip,  21. yüzyılın son çeyreğinde tüm dünyaya karşı ülkemizi gülünç duruma düşürmekten zerre miktarı  hiç utanma duymadık. Dini laiklik ilkesinden kopartıp, kirli siyasetin bir parçası haline getirdik. Camilerimizi ibadethanelikten çıkartıp, partilerin oy devşirme yeri ve propaganda aracı kurumları haline getirdik. Eğitim kurumlarını tarikatların tekeline verip, sorgulayan ve bilimin önderliğinde çağ atlayan yeni nesil yetiştirmek yerine, kindar bir gençliğin yetiştirilmesi için tekmili birden çabaladık. Emekçilerimizi kadrolaşma veriyoruz yalanıyla kandırıp yandaş taşeronun kucağına itip, sadakaya muhtaç hale getirdik. Reza Zarrab gibi ne idüğü belirsiz hainleri  ülkenin kahramanı ilan edip,milyon dolarlık rüşvet akışının hangi bakanlar arasında nasıl bölüşüldüğünü tüm dünyanın gözü önünde seyrettik.  Grafikleri kırarcasına bir büyüme kaydettiğimiz doğrudur; Ahlaksızlıkta, yolsuzlukta, hırsızlıkta, hukuksuzluk ta hiçbir ülkenin vatandaşı bizimle aşık atamadığı, gibi değil yüz yıl, bin yıl arkamızdan  koşsa da yetişemez...      

Bu yazı toplam 602 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.