• BIST 10267.09
  • Altın 2413.146
  • Dolar 32.2664
  • Euro 34.8187
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 17 °C

Takdir-i İlahinin Sonuçları Üzerine…

ANALİZ/ ODABAŞ

7Ne kadar ölümleri kutsayan bir ülke olduk böyle… Çocukların birbirlerine sarılı bedenlerine bakarak ‘’Allah rahmet eylesin’’ diyebilecek kadar dini inançlarımızın arkasına saklanıp, duyarsızlığımızla yaşanan can kayıplarının üzerini kapatabileceğimize nasıl da inandırmışız kendimizi... Allah elbette ki rahmet ve merhamet edecektir  o masum çocuklara… Ondan kimsenin şüphesi olmasın, ancak yaradan bu çocukları dünyaya getirdiğinde yakıp öldürün, tecavüzlere seyirci kalın ve  üzerini çamurlarla kapatın diye ömür biçmedi … Koruyun ve yaşatın diyerek sizin elinize teslim etti. Üzerinize bulaşan  ölümleri Allaha havale ederek bu suçlardan kendinizi aklayamayacaksınız hepinizin eli var bu çocukların yanmış cesetleri ve kanları üzerinde … Hepiniz suçlusunuz! Kimileri gözünü kapatarak  bu suça tanıklık etti, kimileri bana ne  benim çocuğum değil diyerek sırtını döndü, kimileri’de ‘’ aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ sözü arkasında saklanarak başını kuma gömdü ve  çocukların yaşadığı travmalardan  ölümlerine varana kadar, zerre vicdan rahatsızlığı duymadan pisliklerin üzerini örttükleri için suçludurlar… Kaç çocuk daha gömüp üzerinden geçeceğiz? kaç kadını daha  kanı kurumadan toprağa vereceğiz? kaç madenci işçinin yanmış cesediyle övünç duyacağız ? Adana Aladağ’ da Milli Eğitim Bakanlığının tabelası altında cemaatlerin işletmeciliğini yaptığı  denetimsiz yurtta 11 çocuğun cayır cayır yanarak hayatını kaybettiği yangında, devletin sorumluluklarını yerine getiremediği gerçeği neden kimsenin vicdanını sızlatmıyor? Kaçak yurtlarda kalan binlerce çocuk ölüm riski altında bu köhne yerlerde eğitime zorlanırken, yakın zamanda yaşanan taciz olaylarından bile  bile hala  ders alınmadığı gibi,yurt kurumlarının devlet tarafından  himaye edildiği açıkça görülürken bu cinayetlerin ve trajedilerin  bitebileceğine nasıl inanırız? Hangi cemaate bağlı olduğu herkesin bildiği bu tür yurtlar, taciz ve tecavüz başta olmak üzere can güvenliği açısından son derece tehlikeli olmakla birlikte, yeni can kayıplarını bünyesinde barındırmayı sürdürüyor. FETÖ’ terör örgütüne ciddi mesafede ilerleme kaydeden devlet yetkilileri, söz konusu diğer cemaatler olunca göz kırpmak şöyle dursun; bu cemaatlere devletin arsalarından hibe yoluyla faydalanmasını sağlayarak, olayı ileri boyutlara taşımış, diğer cemaatlerin tehlikeli olmadığını vurgulamaya ve bilinçaltına empoze etmeye çalışmıştır. Haşmetlü devlet erkanlarımız,  ismini yazmanın dahi yasaklandığı tecavüzlerle anılan malum derneklere ahlak seminerleri düzenletmiş ve vatandaşların eğitimlere katılmalarını  desteklemiştir. İBB’ nin panolarında hiç gocunma ve arlanma duyulmadan özendirilmeye çalışılan  cemaatlere bağlı yurtların  tehlikesiz olmadığı herkesin malumu iken, neden hala tarikatlara bu kadar güvence verilmekte olduğu ayrıca soru işareti olarak hafızaları zorlamaktadır. Bu tarikatları bu kadar önemli kılan nedir? Neden çocuklarımız bu ağların eline düşürülüyor? Gerekçe dinin öğretilmesi adına mıdır?  Eğer öyle ise İmam Hatip Okulları ne işe yarıyor?Amaç dini öğrenmek ise vatandaşın seçimi tarikatların ocakları değil İmam Hatip Okulları olmalıdır. Devletin kendi denetimi altında dahi çocuklarını koruyamadığı açıkça görülürken, cemaat yurtlarında bu çocuklar kime nasıl teslim ediliyor? Kurbanlar yoktur sadece gönüllüler vardır sözü  bizim ülkemiz için geçerliliğini tüm şiddetiyle korumaktadır. Cemaat yurtlarında çocuklarının iyi bir eğitim alacağına inanan aileler kendi elleriyle çocuklarını bu yurtlara vererek kurban edilmelerinin önünü açmakta hiçbir beis görmemişlerdir. Orada büyümeye terk edilen körpe zihinler şıhlara, şeyhlere bağlılıklarını sundukları gibi,  diğer taraftan da topluma yabancı bir birey olarak geri kalan hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Elalem ne der korkusuyla sessizliğe bürünen aileler ise; yine, aynı hassasiyeti kullanarak sorumluların ceza almalarının önünü kesecektir. Diğer kurbanlarda olduğu gibi yine heba olan çocukların hayatı ve uğradıkları korkunç ölümlerle ebediyete gönderileceklerdir. Üzerine de takdir-i ilahi dendi mi tamamdır… Tecavüzler; takdir-i ilahidir, yangınlar da keza öyledir, madende kaçak ocaklarda kömürleşmiş bedenlerde takdir-i ilahinin tecelli etmesi sonucunda meydana gelmiştir. Suçluları cezalandırmak yerine, takdir-i ilahinin kispesi altında tüm yaşanan ölümlerin üzerini örtmekle binlerce sahipsiz ve kimliksiz canların mezar bekçiliği yapma görevini layıkıyla yerine getirmenin gururu içindeyiz... Türkiye’de son 14 yıl içinde taciz ve tecavüz olayları özellikle küçük  çocuklar üzerinde vukuu bulurken, TBMM’ de hala erken yaşta evliliğin normalleşmesi için insanlık dışı önergeler peşinde koşularak, sapkınlıklarımızı dinin gereği olduğu yalanıyla sunmaya çalıştık. 11 yaşındaki kız çocuğu bedeni üzerinden cinsel saptamalar yapan 21 yüzyıl  sapıkları kendi emelleri uğruna ahlaksızlığa paye verip, toplumun kanayan yaralarını deşmeye çalışmakta ve çocuk bedenleri üzerinden kirli pazarlıkları var gücüyle sürdürmektedir. Tüm bunlar gözümüzün önünde cerayan ederken, toplumun büyük kesimi her zaman yaptığı gibi, üç maymunu oynamanın cazibesine kapılarak, utancın içinde boğulup gitmeyi insanlık onuru olarak görmüştür… İnsanlıkla birlikte ölen çocuk ve kadınların çığlıkları yankılanır mezar taşları üzerinden...Heyhat ki ne işiten kulak kalmıştır, insanlık adına ne de kahrolan  bir yürek...

Bu yazı toplam 499 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.