• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 15 °C

Varolma İle Başlayan Ruhsal Ölümler...

ANALİZ/ ODABAŞ

Hayat deneyimler ve insanın kendi gerçeğiyle yüzleşebilmesi için her zaman fırsatlarını sunar. Bazen karşımıza çıkan fırsat diye nitelendirdiğiniz gelişmeler, bir yerde insan aklının yitirilmesine neden olacak acı ve ihanetlere sebep olsa da, çıkartılacak her ders insanın kendisini daha iyi anlaması ve kavrayabilmesi adına gerçekleşir. Var olma ile başlayan ve dipsiz bir kuyuyu andıran bu yaşam, serüveninde insan; öncesini ve sonrasını öngörebilme yeteneklerini tümden kaybetmese de, körleşmeyle hep karşı karşıya kalır. Duyguların yitimi ve insanın bozulmasına yol açan bu süreçte; kişi güçlendikçe kendini bulmaya adanan hayat, ötelenip, insan soyunun ayaklar altına alınıp ezilmesine ve hükümdarlık kurulmasına bağlı salt güçten doğan öldürme yetisi gün be gün artarak çoğalır. Öldürme eylemi çoğu zaman silah ve benzeri envanterlerle gerçekleşmez. İnsanın bir başka beden üzerinde uyguladığı ruhsal ve ağır yaralanmaya bağlı ruh bütünlüğünün tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan her türlü duygu durumu bozukluğuna sebebiyet vermekte, başka bir ölüm çeşidi olarak karşımıza çıkar. Duygusuz diye nitelendirilen birçok kişinin geçmiş yaşamalarına inildiğinde, yaşamlarının bir döneminde bir kez de olsa ruhsal manada öldürüldüklerini görürüz. Kimi insan, en yakınlarını kaybederek ölür, kimi insan umutlarının çalınmasıyla öldürülür, kimi insan tecavüze uğrayarak öldürülür, Kimi insan ise; iftira atılması karşısında haksızlığa uğratılarak, toplumda yalnızlaştırılmak koşuluyla öldürülmüştür. Her bir ölüm çeşidi farklılıklar içermiş olsa da; İnsanın bir daha kolay kolay eski haline gelememesine neden olmuş, sürdürebilme üzerine inşa ettiğimiz bu yaşamın döngüsü içinde hafızalardan silinmeyecek izleri beraberinde taşıyarak, ruhsal dünyamızda korkunç tahribatlara sebebiyet vermiştir. Bellek hafızasında çocukluk evresiyle başlayıp, erişkin döneme dek, saklı tutulan ve unutulmuş olarak kayıt altına alınan acı deneyimler, bizleri yaşam karşısında öteki yüzümüzün gölgesiyle perdelemeye çalışsa da, kişi ilk kez öldürüldüğü yerde yitirmiştir çocukluğunu, gençliğini ve insanlığını… Bundan dolayıdır ki; Ruhsal yaralanmalardan sağ çıkabilmeyi başaran çoğu insan; Bir önceki dönemdeki gibi sağlıklı bir ruh haline kavuşamazken, güven duyamama ve bir başkasının acısını yüreğinde hissedemeyecek nesneye dönüşerek katılaşmıştır. İnsanı hayatta tutan ve güçlendiren bileşimlerin içerisinde travmaların etkisinin yadsınamaz ölçüde önem taşıdığı kabul edilmiş olsa da; İnsanın yaşam yolculuklarında elde ettiği başarı ve güç ikileminde zafer sarhoşluğuna düşmesi; onu, zamanın hatırlatıcı acı deneyimlerine karşı korumayı  engelleyememiştir.

Bu yazı toplam 634 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.